Galata Gazete


20 Kasım 2025 Perşembe

Karanlık Bir Aynaya Bakmak: Epstein Dosyası ve Düzenin Görünmeyen Yüzü

Karanlık Bir Aynaya Bakmak: Epstein Dosyası ve Düzenin Görünmeyen Yüzü

Bugünlerde Epstein dosyası yeniden gündemde. Trump’tan Putin’e uzanan bağlantılardan, çeşitli karanlık yapılardan ve bu ilişkiler ağına dahil olduğu iddia edilen güçlü isimlerden söz ediliyor. Skandalın büyüklüğü, yalnızca adları geçen kişilerden değil, bu kişilerin temsil ettiği güç merkezlerinden kaynaklanıyor.

“Epstein” soyadının kökenine baktığımda ilginç bir detayla karşılaştım. Almanya’nın Hessen eyaletinde yaşayan Yahudilere zamanında “Epp” denirmiş; yani “Hessen kökenli Yahudi.” Yahudi Soykırımı Müzesi’nde Hessen’de yaşanan soykırım dönemine, gettolara ve Nazi öncesi tarihsel sürece dair anlatıları okuduğumda, bölgenin tarihinin ne kadar katmanlı olduğunu görmüştüm. Fırsatını bulan birçok Yahudi’nin yeni dünyaya göç etmesi de bu tarihsel arka planın bir parçası. Hessen, Almanya’nın en zengin bölgelerinden biridir; finansın kalbi olarak bilinen Frankfurt da hem ekonomik hem teknolojik açıdan Avrupa’nın en önemli merkezlerinden biridir.

Amerika’ya göç eden Almanya kökenlilerin yıllar içinde bir buluşma ve dayanışma kültürü geliştirmesi şaşırtıcı değildir; sonuçta gurbet, insanları birbirine yaklaştırır. Zamanla ekonomik güç arttıkça kaygılar azalır, zevkler ve tüketim ön plana çıkar. Bu tüketim çılgınlığı kimileri için bir kariyer, kimileri için bir kazanç kapısıdır. Ancak büyük para akışlarının devletten tamamen bağımsız olması beklenemez; devletler, eğer varlıklarını korumak istiyorlarsa, kara para ve organize suç ilişkilerini izlemek zorundadır.

Epstein dosyası da tam bu noktada karşımıza çıkar. İddialara göre, soruşturmanın işaret ettiği karanlık ağın içinde devlet kurumlarının ve istihbarat yapılanmalarının kesiştiği alanlar bulunuyor. Amerika’da etkili olmak isteyenlerin önce lobicilerle temas kurması gerektiği söylenir; işte tam bu temas noktaları, güç ilişkilerinin en çok tartışıldığı yerlerdir.

Bu nedenle dosya, dini, dili veya rengi ne olursa olsun kapitalizmin sert yüzünü görmek isteyenler için çarpıcı bir örnek sunuyor. Gücün, paranın ve nüfuzun birleştiği kapalı ortamlarda insanlık dışı suçların nasıl zemin bulabildiğini gösteriyor. Nitekim güç, para ve kapalı ağlar bir araya geldiğinde adalet mekanizmalarının zayıfladığı tarih boyunca defalarca görülmüştür.

Epstein, yalnızca ABD’ye özgü bir mesele değildir; dünyanın dört bir yanında görülen bir yapısal sorunun adıdır. Elit ağları, lobicilik düzenleri, finans-siyaset ilişkileri ve cezasızlık kültürü… Kapitalizmin denetimsizliğe sürüklendiğinde parayı yücelttiği ve bunun ahlaki çürümeyi kaçınılmaz kıldığı bu dosyada çıplak bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Tüm bu tablo, aslında tekil bir skandaldan çok daha fazlasını işaret eder: Dünyanın üzerinde döndüğü düzenin, vitrinde sunulanla gerçekte işleyen arasındaki uçurumu. Epstein dosyası çoğu zaman bir “istisna” gibi anlatılsa da, güç yapılarını yakından inceleyenler için son derece tanıdık bir manzaradır. Bu olay, devletlerin, finans çevrelerinin ve elit ilişkilerinin bir noktada nasıl iç içe geçtiğini, hukukun ise çoğu zaman kapı eşiğinde bırakıldığını gözler önüne seriyor.

Bu nedenle mesele, yalnızca kimlerin adının geçtiği değildir. Asıl mesele, gücün denetlenmediğinde nasıl bir karanlık üretebildiğidir. Tarih boyunca farklı rejimlerde, farklı coğrafyalarda değişmeyen tek şey şudur: Gücü paylaşanların kurduğu kapalı dünyalar, en sonunda toplumun en savunmasız kesimlerini hedef alır ve en derin yaraları da onlara açar.

Epstein dosyasının önemi de buradadır. Bir dönemin değil, bir zihniyetin; bir kişinin değil, bir düzenin aynasıdır. Kapitalizmin, devlet mekanizmalarının ve elit ilişkilerinin karanlıkta buluştuğu bu zemin, yalnızca Amerika’nın değil, tüm modern dünyanın yüzleşmesi gereken bir gerçektir.

Sonuçta ışığın değeri, karanlığı ne kadar aydınlattığıyla ölçülür. Epstein dosyası da karanlığın nerede biriktiğini gösteren ender anlardan biridir. Onu anlamak, sadece bir skandalı değil, bütün bir sistemi okumak için bir fırsattır.

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.