Galata Gazete


24 Kasım 2025 Pazartesi

Sessizliğin Sınırında: Bir Mim Performansına Eleştirel Bakış

Sessizliğin Sınırında: Bir Mim Performansına Eleştirel Bakış

Mim tiyatrosu, sessizliğin içine gizlenmiş bir çığlık olarak insana dair en kırılgan hikâyeleri aktarabilen özel bir anlatım biçimi sunuyor. İzlediğim performans, zorunlu göçün duygusal yükünü sessizlikten çıkarıyor ve beden dilinin sınır tanımaz gücüyle yeniden şekillendiriyordu. Bazı sahnelerde yoğun duygu yükü tek bir atmosferde sabit kalsa da, performansın bütünlüklü etkisi güçlüydü.

Sahneye bisikletle giriş, oyunun sembolik düzlemini hemen kuruyor.

Sessiz bir atmosferde duyulan tek ritim, pedalın sesi. Kadın ve erkeğin birbirine bağlı ilerleyişi, kader ortaklığını ve yol arkadaşlığını simgeliyor. Bu bağlılık, acının kişisel değil kolektif bir deneyim olduğunu ilk sahnede hissettiriyor. Aynı zamanda bu sahne, göç deneyiminin fiziksel ve sembolik yükünü bir araya getiriyor.

Oyuncuların sözsüz haykırışları, acının ağırlığını bedenle görünür kılıyor.

“Bizim dilimiz acının dilidir; ölümü tattık hep” diye haykıran bedenler, sözcüklerin hafiflettiği duyguyu yeniden ağırlaştırıyor. William Saroyan’ın evrensel acı anlayışı, performansın alt temasını tamamlıyor: “Acı yalnızca bir halkın değil, tüm insanlığın ortak paydasıdır.” Bununla birlikte bazı sahnelerde beden anlatımının tekrar eden motiflerle ilerlemesi, dramatik çeşitliliği hafifçe sınırlıyor.

Göçmenlik teması, bisiklet metaforuyla güçleniyor.

Göçmenlik ve mültecilik, yalnızca çağımıza ait değil; tarihin kırılma anlarında tekrar eden insanlık deneyimleri. Bisiklet, ne tam bir özgürlük aracı ne de yalnızca yük taşıma aracıdır; göçmenlerin sınırlı eşyalarıyla sınırı geçişini simgeler ve kırılgan bir ilerleyişi temsil eder. Rusya–Norveç arasındaki Storskog sınırı, bu kırılganlığı somutlaştırıyor; teller, göller ve akarsularla çizilen sınır, bedenlerde sessiz bir gerilime dönüşüyor.

Performans, izleyiciyi temel bir soruyla baş başa bırakıyor:

“İnsan ne zaman evindedir?”

Göçmenler için ev, geride bırakılan ülke değil; yeni yaşam umudunun ulaştığı son sınırdır. Dilini, kültürünü ve değerlerini öğrenmeye çalıştıkları yer, ancak kabul gördükleri ölçüde “ev” niteliği kazanır. Belki de yanıt şudur:

“İnsan, ancak dili, yakınları ve kimliğiyle birlikte kabul edildiğinde evindedir.”

Mim tiyatrosunun gücü burada öne çıkıyor:

Sessizlik, hikâyeye dönüşüyor ve sözcüklerin açıklayamadığı, cesaretle dile getirilemeyen duygular beden yoluyla aktarılıyor. Bazı sahnelerde duygusal yoğunluğun sabit kalması, anlatının derinleşme imkânını sınırlasa da, performans genel olarak zorunlu göçün ardındaki insanlık hâllerini etkili biçimde iletiyor.

Kadın ve erkeğin iplerinin çözülmesi, yolculuğun sonunda dramatik bir çözülmeye işaret ediyor.

Bu çözülme, sınırın öteki tarafına geçişi simgeliyor ve yol arkadaşlığının zorunlulukla şekillendiğini gösteriyor. Aynı bisiklet üzerinde ilerleyen iki beden, kader birliğinin sembolü olarak öne çıkıyor. Yolculuk sona erdiğinde, birlikte hareket etmenin koruyucu hâli özgürleşmeye bırakılıyor.

Oyuncuların teknik performansı, dramatik anlatımı destekliyor.

Ertürk Erkek ve İrem Melis Topaloğlu, beden ve mimik hâkimiyetleriyle rolleri güçlü bir biçimde taşıyor. Video ve ışık efektleri performansı güçlendiriyor; Ermenice ve İngilizce dış sesler, sessizliği anlam katacak şekilde bedene tercüman oluyor. Arka fondaki su geçişi sahneleri, akarsuların ve derelerin derinliğini etkileyici bir şekilde aktarıyor. Tehlikeli sulardan geçerken de oyuncular hâlâ birbirine bağlı ilerliyor.

Sonuç olarak, sahne önünde ve arkasında bütünlüklü ve etkileyici bir performans sergilendi. Bazı sahnelerde dramatik tekrarlar ve yoğunluk dalgalanmaları gözlenmiş olsa da, genel etki güçlüydü; izleyici sadece ayağa kalkıp alkışlamakla yetiniyor.

İsmail Cem Özkan

 

Displaced

Yazar: William Saroyan

Yönetmen: Ertürk Erkek

Proje Danışmanı: Ozan Ömer Akgül

Proje Tasarım: Özge Ayşegül Fişenk

Seslendirme Sanatçısı: Tara Demircioğlu, Yeğya Akgün

Ses & Efekt Tasarım: Oğuzhan Akalın

Ses & Efekt Operatörü: Sena Tural

Oyuncular: Ertürk Erkek, İrem Melis Topaloğlu, Barış Sezen Sezgin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.