Sessizliğin Sınırında: Bir Mim Performansına Eleştirel Bakış
Mim tiyatrosu, sessizliğin içine gizlenmiş bir çığlık olarak
insana dair en kırılgan hikâyeleri aktarabilen özel bir anlatım biçimi sunuyor.
İzlediğim performans, zorunlu göçün duygusal yükünü sessizlikten çıkarıyor ve
beden dilinin sınır tanımaz gücüyle yeniden şekillendiriyordu. Bazı sahnelerde
yoğun duygu yükü tek bir atmosferde sabit kalsa da, performansın bütünlüklü
etkisi güçlüydü.
Sahneye bisikletle giriş, oyunun sembolik düzlemini hemen kuruyor.
Sessiz bir atmosferde duyulan tek ritim, pedalın sesi. Kadın
ve erkeğin birbirine bağlı ilerleyişi, kader ortaklığını ve yol arkadaşlığını
simgeliyor. Bu bağlılık, acının kişisel değil kolektif bir deneyim olduğunu ilk
sahnede hissettiriyor. Aynı zamanda bu sahne, göç deneyiminin fiziksel ve
sembolik yükünü bir araya getiriyor.
Oyuncuların sözsüz haykırışları, acının ağırlığını bedenle
görünür kılıyor.
“Bizim dilimiz acının dilidir; ölümü tattık hep” diye
haykıran bedenler, sözcüklerin hafiflettiği duyguyu yeniden ağırlaştırıyor.
William Saroyan’ın evrensel acı anlayışı, performansın alt temasını tamamlıyor:
“Acı yalnızca bir halkın değil, tüm insanlığın ortak paydasıdır.” Bununla
birlikte bazı sahnelerde beden anlatımının tekrar eden motiflerle ilerlemesi,
dramatik çeşitliliği hafifçe sınırlıyor.
Göçmenlik teması, bisiklet metaforuyla güçleniyor.
Göçmenlik ve mültecilik, yalnızca çağımıza ait değil;
tarihin kırılma anlarında tekrar eden insanlık deneyimleri. Bisiklet, ne tam
bir özgürlük aracı ne de yalnızca yük taşıma aracıdır; göçmenlerin sınırlı
eşyalarıyla sınırı geçişini simgeler ve kırılgan bir ilerleyişi temsil eder.
Rusya–Norveç arasındaki Storskog sınırı, bu kırılganlığı somutlaştırıyor;
teller, göller ve akarsularla çizilen sınır, bedenlerde sessiz bir gerilime
dönüşüyor.
Performans, izleyiciyi temel bir soruyla baş başa bırakıyor:
“İnsan ne zaman evindedir?”
Göçmenler için ev, geride bırakılan ülke değil; yeni yaşam
umudunun ulaştığı son sınırdır. Dilini, kültürünü ve değerlerini öğrenmeye çalıştıkları
yer, ancak kabul gördükleri ölçüde “ev” niteliği kazanır. Belki de yanıt şudur:
“İnsan, ancak dili, yakınları ve kimliğiyle birlikte kabul
edildiğinde evindedir.”
Mim tiyatrosunun gücü burada öne çıkıyor:
Sessizlik, hikâyeye dönüşüyor ve sözcüklerin açıklayamadığı,
cesaretle dile getirilemeyen duygular beden yoluyla aktarılıyor. Bazı
sahnelerde duygusal yoğunluğun sabit kalması, anlatının derinleşme imkânını
sınırlasa da, performans genel olarak zorunlu göçün ardındaki insanlık
hâllerini etkili biçimde iletiyor.
Kadın ve erkeğin iplerinin çözülmesi, yolculuğun sonunda
dramatik bir çözülmeye işaret ediyor.
Bu çözülme, sınırın öteki tarafına geçişi simgeliyor ve yol
arkadaşlığının zorunlulukla şekillendiğini gösteriyor. Aynı bisiklet üzerinde
ilerleyen iki beden, kader birliğinin sembolü olarak öne çıkıyor. Yolculuk sona
erdiğinde, birlikte hareket etmenin koruyucu hâli özgürleşmeye bırakılıyor.
Oyuncuların teknik performansı, dramatik anlatımı
destekliyor.
Ertürk Erkek ve İrem Melis Topaloğlu, beden ve mimik
hâkimiyetleriyle rolleri güçlü bir biçimde taşıyor. Video ve ışık efektleri
performansı güçlendiriyor; Ermenice ve İngilizce dış sesler, sessizliği anlam
katacak şekilde bedene tercüman oluyor. Arka fondaki su geçişi sahneleri,
akarsuların ve derelerin derinliğini etkileyici bir şekilde aktarıyor.
Tehlikeli sulardan geçerken de oyuncular hâlâ birbirine bağlı ilerliyor.
Sonuç olarak, sahne önünde ve arkasında bütünlüklü ve
etkileyici bir performans sergilendi. Bazı sahnelerde dramatik tekrarlar ve
yoğunluk dalgalanmaları gözlenmiş olsa da, genel etki güçlüydü; izleyici sadece
ayağa kalkıp alkışlamakla yetiniyor.
İsmail Cem Özkan
Displaced
Yazar: William Saroyan
Yönetmen: Ertürk Erkek
Proje Danışmanı: Ozan Ömer Akgül
Proje Tasarım: Özge Ayşegül Fişenk
Seslendirme Sanatçısı: Tara Demircioğlu, Yeğya Akgün
Ses & Efekt Tasarım: Oğuzhan Akalın
Ses & Efekt Operatörü: Sena Tural
Oyuncular: Ertürk Erkek, İrem Melis Topaloğlu, Barış Sezen
Sezgin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.