Acı yangın yerine
düştü!
Acılar ile yoğruldu
maden ocağındaki ateş, sonra ocakta ne var ne yok yaktı, kül etti, yeniden
kömüre dönüşeceği günlere doğru başlangıç yaptı… Ocak içinde son nefesini
bırakanlar; belki yeryüzünde bir taşlarının olmasını, belki de ocağın kapısına
kocaman bir taş konup, üzerlerine aşağıda yananların isimleri yazılmış olmasını
arzularlardı. Unutulmak için yaşamadılar, hiç iz bırakmadan bu dünyadan geçmek istemezlerdi
belki… Belki de çocuklarını o yüzden dünyaya getirdiler, benden sonra ismim
yaşasın diye… Şimdi çocuklar babalarından uzak, babalarını bir daha
göremeyecekler. İsimleri olmayan, rakama indirgenmiş işçiler.
Resmi söylemde 302
kişi ölü var demek, 302 hayatın sonlandığı anlamına gelir, 302 ocağa ateş
düşmesi, 302 ocağın fakir yuvasında bir daha kahkaha sesin duyulmaması anlamına
gelir. Onlar zenginler için kömür çıkardı, kendileri kazanılan paranın bir
ucundan yararlandılar. Şimdi arkalarında borç bırakarak bu hayata beklenmeyen
bir anda, bir ateşin içinde veda ettiler.
Yeryüzünde kalanların
bir bölümü kader, bu mesleğin içinde var dedi. Sadece sözde destek verdiler,
isimlerini bilmeden, isimsiz birer maden işçisinin arkasından. Geride bıraktıkları
eşleri, çocukları ve borçları ne olacak diye kimse sormadı. Ani bir refleks ile
yardım kuruluşları oraya koştu, birkaç öğün yemek verdi ve kurtarma işlemi
burada bitti denilince büyük olasılıkla kurtarma için gelenler ile birlikte
çekip gidecekler. Onlar yalnız başlarına ve babasız, oğulsuz kalacaklar. Bir de
canlı yayın muhabirin değimi ile “şanslı olanların” mezar taşları olacak.
Maden kapıları kapandı
içeride yangın devam ediyormuş, kendi kendine sönecek bir gün, belki bir gün o
aşağıda yangın yerine inilecek, küller arasında bir kadim dost arayacak
arkadaşlarını yangın sırasında kapıda bekleyen maden işçileri.
Kömür çıkaranlar
kömürün tozuna karışacak, kömür tozu küle dönerken bazı maden işçileri küle
dönmüş olarak sonsuzluk uykusunda olacak. Tıpkı binlerce yıldır maden ocağına
olanlar gibi. Maden ocağında zaman durur, çürüme devam eder...
Maden ocağında kömür
çıkarmaya gidenler, orada ömürlerini bırakıp kaldılar.
Maden ocağında para
kazanan işçiler verilen paranın karşılığının çok üstünde alın teri ile
karşılamışlardır. Az para kazanıp, çok üretmişler ve iktidar partisinin sözcüsünün
değimi ile zenginler fakirler için çalışmamış, aksına fakirler zenginler için
üretmiştir. Her üretilen kömür İstanbul’da bir gökdelen için sermaye olmuş,
onların alın teri ile üretilen artı değer, kömür işletmelerinin merkezini
bulutların üzerine taşımış.
Siyasi irade yangın
yerinde işçilerin gerçek hikayelerini, gerçek sayılarını, gerçekte olan biteni
sağlıklı bir şekilde halka anlatamamış, acı ile bekleyenler belirsizlik içinde
daha çok acı çekmelerine sebep olmuştur. Bugün dahi kafalarda ölen işçi
sayısında karışıklık oluşuyorsa, iletişimde ve bilgi akışında sağlıksız bir şeylerin
olduğunu kanıtlamaktadır.
Sonuçta Soma’dan
geriye ne kaldı derseniz? Ortada kocaman bir cinayet olduğu su götürmez şekilde
duruyor, çünkü az bir masraf ile hayatları kurtaracak olan güvenlik alanlarının
ve malzemelerinin olmaması yaşananları bir kaza olmaktan çıkarmaktadır. Maden ocağının
dışına çıkarılmış cinayete kurban gidenlerin naaşları toprak ile buluşurken,
kayıtlara girmiş ama vücutlarına ulaşılamayan kayıpların durumu henüz belli
değildir. Kapılar kapandı ve aramlar sonlandığına göre; bu durumda kayıplar
toprak altında unutulmaya bırakılmış anlamına gelmektedir.
Sonuçta, öldürülenler
ve kaybedilenler diye iki kategori ortaya çıkıyor. Aslında öldürülenler ve
kaybedilenler aynı kaderi paylaştı, aynı sonu yaşadı. Öldürülenlerin mezarı
belli oldu / olacak, kaybedilenler ve yakınlarının durumu; ne olacak? Maden ocağında
unutulmaya bırakılanların yakınları “nerede benim yakınım” diye ortaya
çıkmayacak mı? Çıktıklarında, aşağıda kaç madencinin bırakıldığı gerçek rakam olarak
kamuya yansımayacak mı?
Bugün hala kafalarda
gerçek rakamlar konusunda sorular var ise, o soruların yanıtı gelecek günlerde
yakınların aramaları ile elbette ortaya çıkacaktır.
Gerçek, bir gün
topraktan fışkıracak, kimse bunu engelleyemez...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.