Galata Gazete


1 Nisan 2015 Çarşamba

Karanlıkta kaldık, karanlıktan hala çıkamadık!

Karanlıkta kaldık, karanlıktan hala çıkamadık!

Bir gün herhangi bir ülke değil, yaşadığımız ülkede ülkenin üçte ikisi karanlıkta kaldı. Kafalar karıştı, ne yapacağını bilemeyen esnaf hemen jeneratör almak için satan firmalara ulaşmaya çalıştı. Olanlar ise mazot almak için en yakın petrol bayisine koştu. Dükkanların önlerinde irili ufaklı jeneratörler ve onların oluşturmuş olduğu ses kirliliği var olan kirliliğe biraz daha katkı sundu.
Acaba ülkede bir şeyler mi oluyor diye bir birine merak içinde soran bakışlar ve anlama telaşı içinde insanlar, seçim de yok ama diye ünlem ile biten cümleler kurmaya başlıyor.
O ana kadar kimsenin aklına gelmeyen neden sonuç ilişkileri hemen ortalık yere serilip dillendirilmeye başlıyor. Acaba devlet büyüklerinden birine suikast mı oldu? Evet, bir yerde bir şeyler oldu ama ulaşılması ve bilgilendirilmesi istenmiyor! Karmaşık duygular ve anlamsız cümleler!
Sorunun ekonomik bir karşılığı mutlaka vardır, çünkü en işlek zamanlarda dükkanların kasaları çalışmıyor, fiş kesemedikleri için alış veriş aksıyor. Kredi kartı ile alış veriş yapma alışkanlığı olanların ceplerinde nakit para yok! Oturmuşsun bir cafe de ya da lokantada bir şeyler ısmarlamışsın, kartın cebinde ama kasa çalışmıyor!  Her yer karanlık nidaları bile sokaklardan duyulmuyor, ne radyo ne de cd çalarlardan ses çıkmıyor, çünkü elektrik yok, ezgilerin yerini jeneratör motorları almış, takatakataka…
Bazı bürolar karanlığa mum ile karşı koyuyor ama çalıştıracakları bilgisayarlarının pillerindeki şarj bitmek üzere. Yazdıklarını mail olarak atma imkanları da kısıtlı, çünkü cep telefonunu modeme dönderip yapacak ama çekim alanı sorunu var!
Van dışında her yerde elektrikler yok diyor biri, ne İzmir, ne Ankara, ne de Mersin… elektrik içinde olayları izleyebiliyor, hepsi karanlıkta ve cep telefonları ile ulaşanlar bu kadar geniş çaplı bir kesintinin arkasında kedi mi diye soruyor ama aynı anda tüm şehirlerde kediler trafolara mı hücum etmiş, onları kim eğitmiş!?
Karanlıkta insanlar elektriğin önemini bir kere daha iyi anladılar, nasıl köle yapıldıklarını ve bağımlı hale dönüştürüldüklerini kısa da olsa düşündüler. Birkaç gün öncesinden tv ekranlarında, sokakların billboardlarında Akkuyu Nükleer Santrali ilanı çıktı, algı oluşturulmaya çalışılıyor. Temiz enerji, gülen ve spor yapan insanlar! Her elektrik kesintisi işte bakın elektriğimiz bize yetmiyor, santral gerekli imajı oluşturulmak için PR firmaları tarafından uygulanan bir algı tekniğidir. Geçmişte her baraj inşaatı öncesi ülke karanlığa kısa süre kalır, saatli elektrik kesintileri düzenli yapılırdı. Geçmişin karanlık propagandası bu güne mi uyarlanmıştı? Söz sokağa dökülmüştü, yemedik biz bu karanlık numarasını diyenlerin de sesleri caddelerin duvarlarında ve billboardlarda yankılandı. Ama bunu fırsat bilenler meclisten sabaha karşı düzenlemeyi geçirmişle. Yani boşuna dedikodu çıkmamış oldu, madem çıktı gereğini yerine getirelim dediler sanırım!
Zaman karanlıkta geçti ve elektrikler geldiğinde web gazeteciliği yapan sitelerin duvarlarına teknik bilgiler yansımaya başladı. Bu kadar büyük ve çaplı bir elektrik kesintisinin nedeni elektrik hatlarında olması gereken değerin altında elektriğin olmasıymış. Doğalgaz ile elektrik üreten santraller, dolarda ki ani yükselme sonucunda karlarında büyük bir düşüş yaşamışlar, çünkü ödemelerini sabit kur üzerinden değil, borsadaki harekete göre yapıyorlarmış.
Haftalar öncesinden hatta aylara bile vurabiliriz, Merkez Bankası genel müdürüne kavgada ağza alınmayacak sözler söylenmiş, “beceriksiz”, “neyi bekliyor”, “bilmiyor” gibi sıfatlar havada uçuşmadan mikrofonlar aracılığı ile duyulan cümleler ve kelimeler doları olağan çizgisinden çıkarmış, yerinden yukarıya doğru fırlatmış. İşte bu fırlamadan kar elde edenler kadar zarar edenlerde olmuş. Zarar edenler ayakkabı kutusunda biriktirdikleri paraları kaslarına almadan sorunu santralı kapatarak çözme yoluna gitmişler. Zararın neresinden dönersen kar diyerek santrallerde bakım yapılıyor bahanesi ile sivil itaatsizlik örneği gösterilebilecek sessiz bir direnişe geçmişler. Elbette bu direnişten birileri (muhatapları) haberi olmuştur ama bizim gibi tüketici nereden bilsin yukarıda fillerin nasıl tepiştiğini! Birden karanlıkta kaldı sonuçta, üstelik kamuoyunda açıkça da tartışılmamış bir konu!
Dolar fırlamış, elektrik üreten santraller bakımda. Bu elektrik hatlarında olması gereken elektrik oranın düşmesine sebep olmuş. Bir anda ülke elektrik üretimi ortalamanın altına düşünce Avrupa enterconnecte sistemi (ENTSO-E) şalterleri indirmiş, elektrik dağıtımının güvenliği için! 
Yani kardeşlerim, abilerim, ablalarım ve de sevgili kadınlar ve de erkekler anlayabildiğim kadarı ile yaşadığımız aslında hiçbir şeyden yasalar önünde sorumlu olmayan bir kişinin mikrofonlar önünde çalışanına ayar vermeye kalmasının sonucuymuş... Kısaca karanlığın teknik açıklaması böyleymiş…
Birileri sivil itaatsizlik yapmış, bakıma almış. Yaslarda yasak olmayan ama mesaj içeren bir durum, öte yandan bu elektrik üretimi için canla başla genelde yandaş işadamları lehine özelleştiren ve özel firmalara elektrik ürettirip satın alan devletin bir açığı da bu karanlıkta kalınca gün yüzüne çıkmış.
Kısaca daha çok para için ülke karanlıkta bırakan özel firmaların sorumsuzluğu ve bunu denetleyecek kurumun yetersiz kalmasıymış... Şimdi soru şu; bir daha bu olay olmaması için nasıl bir elektrik piyasası yapılandırılacak? Üretim yapmayan firmalara yaptırım gelecek mi?
Karanlıkta kalmamızın sonuçları itibarı ile; ortada kimse suçlu değil, kimse sorumlu değil...
Her yer karanlıktı. Elektrik geldi, her yer yine de karanlık!
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.