Çıkarlar
yaşamı belirler!
Siyaset;
başkaların üzerine basarak bir yere gelme ve onun üzerinden emek sarf etmeden
çıkar sağlamaktadır. Ne yazık ki siyasetin bir çok tanımından sonra bu tanımı
yaşadığımız zamanın ruhuna uygundur. Parası olanın politik arenada yerini
aldığı, bizim gibi geri bıraktırılmış ülkelerde liderini hoş tutanın seçildiği
bir atmosferdir. Halkın adayı aslında bizde liderin adayıdır, liderin
belirlediği insanlar halkı temsil eder! Çıkar, elbette o seçilenin cebine göre
lider de değiştirilir, yeter ki transfer olduğu lider onu yeniden vekil yapsın!
Burjuva
siyasetinde yaşananların alternatif olduğunu söyleyen siyasi yapılar içinde de
benzer görüntülere rastlarsınız. Burjuva yaşamda ne yapılacağı, nereden çıkar
sağlanacağının kuralları varmış gibi gözükmesine rağmen, alternatif olan yaşam
içinde belirsizlik daha fazladır, çünkü etnik pazar koşulları orada daha
geçerlidir ve o pazar içinde çıkarlar farklı şekillerde devam eder ama içerik
aynı olmasına rağmen…
Radikal
örgütlerin yapısına baktığımızda, burjuva yaşamından farklı olarak çocukların
durumu ortaya çıkar, çünkü burjuva örgütlenmede çocukların geleceği adına
görünmeyen kasalara paralar ve unvanlar biriktirilir. Radikal olan örgütlerde
yer alanların önemli bir kesimi çocuklarını daha fazla korumacı olarak
olayların dışında tutar, onların kariyeri için uğruna savaştıklarının tersi bir
tutum içinde çocuklarına olanaklar yaratırlar. Radikal düşüncenin savunucu
olduğunu söyleyenlerin çocukları genelde siyasetten uzakta, ticaretin ortasında
tüccar ya da kariyer sahibi olarak yer almaları tesadüfi değildir.
Başkalarının
çocukları üzerinden politika yapanlar, kendi fotoğraflarının değişik
etkinliklerde yer almasından büyük keyif alırlar ama ne çocukları ne de eşleri
o fotoğrafta yerlerini alırlar... Politika arenasında olanların eşleri ve
çocukları genelde yapılan etkinlikler içinde yer almıyorlarsa onların samimi
olmadıklarını düşünürüm... Başkalarının çocuklarının macera ruhunu kendi siyasi
çıkarları ve amaçları doğrultusunda kullandıklarını düşünür ve o olaylar içinde
yer alan bütün bunlardan habersiz çocuklar için üzülürüm... Kendi çocuğunun
kariyer yolculuğunda her türlü özveriyi gösterip, çocuğunu aşırı kollamacı
şekilde olaylardan uzak tutan bu insanlar, başkalarının çocuklarının ölümünden
nasıl siyasi çıkar sağlayacaklarını hesaplarlar... Elbette bu sözlerim siyaset
içinde yer alan her birey için geçerli değildir, bir bölümü tüm yaşamını
idealleri uğruna ortaya koyarken, o kadar olaylar arasında hiç yara almadan
çıkan ve sürekli gündemde yer alanlar için geçerlidir. Bugün dahi ömrünün
gençlik yılları içinde ‘iki sene’ içinde yaşamış olduğu bazı olayların ve
ilişkilerin anılarını hala pazarlayan ve o anılar ile kendisine değer ve anlam
biçenlerin olduğu gerçeğini ne yazık ki yaşadığımız toplum içinde ve onlardan
hala umut içinde bir şeyler bekleyenleri görmem yüzünden bu cümleleri kurmaya
mecbur oluyorum.
Alışkanlıklar,
çıkarlar olduğu sürece devam eder. Çıkarı devam edenler ve başka yerden çıkarı
olmayanlar geçmişten elde ettikleri alışkanlıklarını devam ettiriyorlar. Bunu
görenlerin samimi olmayan bu duruş karşısında tercihi ne yazık ki var olan
erkin devamı yönündedir.
Yaşadığımız
toplumun çelişkilerinden bıkanlar, bu düzeni değiştirmek isteyenlerin
alternatif bir ilişki ağını bulmadıkları için olsa gerek, var olan tükenmişlik,
devletin iflas etmiş olmasına rağmen hala ayaktaymış gibi güçlü gözükmekte ve o
güç ile toplumun üzerine baskı kurmaktadır. Bugün yaşadığımız trajik komik
durum, yıkılmışın yerine konabilecek bir farklı yaşamın henüz kitleleri ikna
edecek konumunda olmamasıdır. Çocuklarını ve çevresini kollayanların oluşturmuş
olduğu baskıya alternatif gibi gözükenler de çocuklarını korumacı aile içgüdüsü
ile davranması ve başkalarının çocukları ve emekleri üzerinden politika yapmasında
aranmalıdır. Bugün kitlelerin gözünde iktidar; giden paşam, gelen ağamdır, o
yüzden ne ağa gelsin, ne paşa, aç karınlarını doyurmak yerine karnı doymuş ama
gözü doymamışların iktidarını devam ettirmesini çıkarları gereği şimdilik kabul
etmekteler, çıkarlarına karşı bir durum söz konusu olmadıkça… Ülkenin bir
yanında yaşanan düşük yoğunluklu savaş, sınırın hemen yanında yer alan hibrit
savaşın ortaya çıkarmış olduğu ekonomik imkan (kara para) toplumun çıkarına
ters gelmediği gibi istatistiklerde yaşaması mümkün olmayan hayat standardın
toplumun her biriminde gözükmesi bu tükenmiş olan devlet mekanizmasının hala
ayakta durmasına sebep olmaktadır. Çıkarlar ve onun yaratmış olduğu ilişki
yalana doğru, doğruya yalan diye bakmayı şimdilik etik olarak görmekte ve
sorgulamadan hayatını ikame ettirmesine göz yummaktadır. Toplum, Orhan Kemal’in
yaratmış olduğu Murtaza rolünü benimsemiş, gözünü kapatarak işinin yürümesi
için tüm olumsuzlukları görmezden ve anlamazlıktan gelmektedir. Üzerine
yapışmış siyasileri ve onların çevresini kene olarak görmekte ve o keneler ile
birlikte yaşamayı alışkanlık haline getirmiştir.
Siyaset ve
politika bizim gibi geri bıraktırılmış ülkelerde parası olanların yaptığı
seçkinler kulübüdür, parası olmayanların ve göz önünde olmak istemeyenlerin
çıkarını koruma ve onlara elde edilmiş olan rant pastasından yandaşlarına
kırpıntı savurma alanıdır.
İsmail Cem
Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.