Galata Gazete


23 Mart 2018 Cuma

İstasyon

İstasyon

Mevsimlerden sonbahar, ağaçlarda yaprak kalmamış, sarmaşık duvarın ve kapının üstünde insan eli ile biçimlendirilmiş. Sonbaharın ılık havası eşliğinde bir bankta oturan bir kadın, elinde kupası ile birlikte çayını yudumlamaktadır.

Aniden bir kadın girer, telaşlıdır, sinirli… Hemen orayı terk etmek isteyen ama yolun onu oraya sürüklediği bir kadın. İstasyon’un adını öğrenmek ister, isimsizdir. Adı yoktur istasyonun. Anlamaz. Anlaşılır gibi de değildir. Tren hareket planına bakar, saatleri vardır ama aynı istasyon aynı zamanda liman ve havalimanıdır. Ortada bir bekleme salonu ya da bahçesi vardır ama çoklu işlev gören bir yerdir…

Sakin konuşmaktadır bankta oturan kadın, sorulara kısa ve anlaşılır yanıt verirken aslında her şeyin görüldüğü gibi olmadığı kısa zamanda anlaşılacaktır. Gizemli bir yerdir ve o gizem içinde gerçekten ayrılmak isteyenlerin ayrılacağı bir istasyondur, ayrılmak istemeyen dili ile ayrılacağım demiş olsa da içten söylemediği sürece kalıcıdır…

Bekleme bahçesine üçüncü bir kadın gelir, o henüz düğünden ayrılmış (kaçmış) bir görünüm içindedir. Başında tacı, üzerinde tüllerden oluşmuş bir gelinlik! O da uzun bir yoldan tabelaları izleyerek gelmiştir. Hava soğuktur ama o soğuk havanın etkisinde değildir, istasyon bahçesine geldiğinde banka oturur. İçe dönüktür asında, gelecek olan treni sessizce bekleyip gelince gidecektir. Ama beklentisi boşa düşecektir, ortada gizemli bir olay vardır ve içine düşmüştür…

İçten istenen her şeyin gerçekleştiği bir gizemli yerdir. Dünyada yeri yoktur ama öyle bir yer vardır. Hayal edilenin gerçek olduğu gerçeğin ise hayal dünyası içinde pek önemli olmadığı yerdir. Düşünülen, arzulanan ne ise o gerçekleşiyor. Emek verilmeden, çabalamadan, mücadele etmeden her istenilen gerçekleşiyor. Gerçek hayatta olmayan her şey vardır burada. Zengin olmak mı istiyorsun, çantanda deste deste yaşamak istediğin ülkenin parası oluyor. Kış günü canın dondurma mı istiyor, istediğin aromada dondurma elinde. Yalnız bu istasyon içinde olabilecek her şey olması mümkün.

Bir anlamda cennettir orası, cennette arzular gerçek olur…

Ama bu bir süre sonra kısır döngüye dönüşecektir. Tıpkı Kral Midas gibidir yaşayan orada herkes. Dokundukları altına dönüşmez ama düşünceleri gerçek olur… Elbette Midas bu hatasını anlayacaktır, ölüm döşeğine doğru giderken. Çünkü altın karın doyurmaz. İnsanın ihtiyaçları emek harcanmadan elde ediliyorsa doyumsuzluk kısa sürede kısır döngüye dönüşecek ve artık yaşama arzusu elerlinden alınacaktır. Oradan ayrılmak isteyeni emek harcanarak mücadele ile elde edilecek gerçekler beklemektedir. Denizden çıkan balık gibi açlıktan ölüm bekleme korkusu da vardır. İkili bir tercih gerçeği ile karşı karşıya olanın tercihi geleceğini belirleyecektir…

Üç kadın, bir sahnede. Oyun yazarı oyunun içinde değişik imgeler ile mesajların üstünü açmaktadır. Oyunun sahne tasarımı, ışıkları bir bütünlük içinde ahenklidir. Sahnede metnin hem tamamlayıcısı hem de gerektiğinde vurgusunu yapmaktadır. Oyuncunun sesine ses katmaktadır. Sahnede bulunan oyuncular tekstin kendilerine bıraktığı özgürlük içinde olayı yorumlamaktalar. Heyecanlı, telaşlı, durgun sesler ile oyunun öyküsüne hayat verilirken, mimikler, vücut hareketleri ile kelimelere beşinci boyutu ekliyorlar.

Düşüncelerin hayat bulduğu, geleceğin ellerinden alınmış üç kadın… Üç oyuncunun hayat verdiği bu oyunu izleyin derim, çünkü ışık, dekor ve kullanılan müziğin oyuna nasıl bir büyük katkı yaptığını göreceksiniz. Üç usta oyuncu ve tecrübeli usta bir yönetmen oyuna hayat verirken ince ince düşünüldüğünü göreceksiniz.

Son sözü sahneye koyanlara verirsek eğer, onlar tanıtım broşüründe: "İstasyon, egomuzu tatmin eden sahte arzuları değil, gerçek arzularımızı talep ediyor." demektedir. Gerçek arzularınızın emek sarf etmek ve mücadele etmek olduğunu aklınızdan çıkarmayın!

Emeği geçenlere alkış sunulur salonda, yazıda ise teşekkür ilan edilir…

İsmail Cem Özkan




İstasyon
Yazan: Olexandr Viter
Çeviren: Senem Cevher
Yöneten: Ali Atilla Şendil 
Dekor - Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: Nejat Karaorman
Yönetmen Yardımcısı: Berrin Akhasanoğlu
Asistanlar: Ozan Dağara, Tuğçe Topçu
Dekor - Kostüm Tasarım Asistanı: Merve Yörük
Sahne Amiri: Tankut Saraçoğlu
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Abdullah Basık
Dekor Sorumlusu: Salim Kabadayı
Aksesuar Sorumlusu: Taner Şavşat
Kadın Terzi: Fatma Can
Perukacı: Yavuz Dura
Oyuncular: Gamze Yapar Şendil, Berrin Akhasanoğlu, Zeynep Alper

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.