İstasyon
Mevsimlerden sonbahar, ağaçlarda yaprak kalmamış, sarmaşık
duvarın ve kapının üstünde insan eli ile biçimlendirilmiş. Sonbaharın ılık
havası eşliğinde bir bankta oturan bir kadın, elinde kupası ile birlikte çayını
yudumlamaktadır.
Aniden bir kadın girer, telaşlıdır, sinirli… Hemen orayı
terk etmek isteyen ama yolun onu oraya sürüklediği bir kadın. İstasyon’un adını
öğrenmek ister, isimsizdir. Adı yoktur istasyonun. Anlamaz. Anlaşılır gibi de
değildir. Tren hareket planına bakar, saatleri vardır ama aynı istasyon aynı
zamanda liman ve havalimanıdır. Ortada bir bekleme salonu ya da bahçesi vardır
ama çoklu işlev gören bir yerdir…
Sakin konuşmaktadır bankta oturan kadın, sorulara kısa ve
anlaşılır yanıt verirken aslında her şeyin görüldüğü gibi olmadığı kısa zamanda
anlaşılacaktır. Gizemli bir yerdir ve o gizem içinde gerçekten ayrılmak
isteyenlerin ayrılacağı bir istasyondur, ayrılmak istemeyen dili ile
ayrılacağım demiş olsa da içten söylemediği sürece kalıcıdır…
Bekleme bahçesine üçüncü bir kadın gelir, o henüz düğünden
ayrılmış (kaçmış) bir görünüm içindedir. Başında tacı, üzerinde tüllerden
oluşmuş bir gelinlik! O da uzun bir yoldan tabelaları izleyerek gelmiştir. Hava
soğuktur ama o soğuk havanın etkisinde değildir, istasyon bahçesine geldiğinde
banka oturur. İçe dönüktür asında, gelecek olan treni sessizce bekleyip gelince
gidecektir. Ama beklentisi boşa düşecektir, ortada gizemli bir olay vardır ve
içine düşmüştür…
İçten istenen her şeyin gerçekleştiği bir gizemli yerdir.
Dünyada yeri yoktur ama öyle bir yer vardır. Hayal edilenin gerçek olduğu
gerçeğin ise hayal dünyası içinde pek önemli olmadığı yerdir. Düşünülen,
arzulanan ne ise o gerçekleşiyor. Emek verilmeden, çabalamadan, mücadele
etmeden her istenilen gerçekleşiyor. Gerçek hayatta olmayan her şey vardır
burada. Zengin olmak mı istiyorsun, çantanda deste deste yaşamak istediğin
ülkenin parası oluyor. Kış günü canın dondurma mı istiyor, istediğin aromada
dondurma elinde. Yalnız bu istasyon içinde olabilecek her şey olması mümkün.
Bir anlamda cennettir orası, cennette arzular gerçek olur…
Ama bu bir süre sonra kısır döngüye dönüşecektir. Tıpkı Kral
Midas gibidir yaşayan orada herkes. Dokundukları altına dönüşmez ama
düşünceleri gerçek olur… Elbette Midas bu hatasını anlayacaktır, ölüm döşeğine
doğru giderken. Çünkü altın karın doyurmaz. İnsanın ihtiyaçları emek
harcanmadan elde ediliyorsa doyumsuzluk kısa sürede kısır döngüye dönüşecek ve
artık yaşama arzusu elerlinden alınacaktır. Oradan ayrılmak isteyeni emek
harcanarak mücadele ile elde edilecek gerçekler beklemektedir. Denizden çıkan
balık gibi açlıktan ölüm bekleme korkusu da vardır. İkili bir tercih gerçeği
ile karşı karşıya olanın tercihi geleceğini belirleyecektir…
Üç kadın, bir sahnede. Oyun yazarı oyunun içinde değişik imgeler
ile mesajların üstünü açmaktadır. Oyunun sahne tasarımı, ışıkları bir bütünlük
içinde ahenklidir. Sahnede metnin hem tamamlayıcısı hem de gerektiğinde
vurgusunu yapmaktadır. Oyuncunun sesine ses katmaktadır. Sahnede bulunan
oyuncular tekstin kendilerine bıraktığı özgürlük içinde olayı yorumlamaktalar.
Heyecanlı, telaşlı, durgun sesler ile oyunun öyküsüne hayat
verilirken, mimikler, vücut hareketleri ile kelimelere beşinci boyutu
ekliyorlar.
Düşüncelerin hayat bulduğu, geleceğin ellerinden alınmış üç
kadın… Üç oyuncunun hayat verdiği bu oyunu izleyin derim, çünkü ışık, dekor ve
kullanılan müziğin oyuna nasıl bir büyük katkı yaptığını göreceksiniz. Üç usta
oyuncu ve tecrübeli usta bir yönetmen oyuna hayat verirken ince ince
düşünüldüğünü göreceksiniz.
Son sözü sahneye koyanlara verirsek eğer, onlar tanıtım
broşüründe: "İstasyon, egomuzu tatmin eden sahte arzuları değil, gerçek
arzularımızı talep ediyor." demektedir. Gerçek arzularınızın emek sarf
etmek ve mücadele etmek olduğunu aklınızdan çıkarmayın!
Emeği geçenlere alkış sunulur salonda, yazıda ise teşekkür
ilan edilir…
İsmail Cem Özkan
İstasyon
Yazan: Olexandr Viter
Çeviren: Senem Cevher
Yöneten: Ali Atilla Şendil
Çeviren: Senem Cevher
Yöneten: Ali Atilla Şendil
Dekor - Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: Nejat Karaorman
Yönetmen Yardımcısı: Berrin Akhasanoğlu
Asistanlar: Ozan Dağara, Tuğçe Topçu
Dekor - Kostüm Tasarım Asistanı: Merve Yörük
Sahne Amiri: Tankut Saraçoğlu
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Abdullah Basık
Dekor Sorumlusu: Salim Kabadayı
Aksesuar Sorumlusu: Taner Şavşat
Kadın Terzi: Fatma Can
Perukacı: Yavuz Dura
Oyuncular: Gamze Yapar Şendil, Berrin Akhasanoğlu, Zeynep
Alper
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.