Devlet kutsaldır!
Ulus devleti,
devleti kutsallaştırmıştır, kraldan alıp kutsallığı soyut devlet kavramının
içine işlemiştir. Devlet kutsaldır ve koyduğu kurallar mutlaktır… Yanılmazdır,
eşitliği hukuk maddeleri ile sağlayacaktır… Adaleti temsil eden bile gözü
kapalı bir kadın ile sembolleştirecektir, her yere Themis heykeli dikecek,
adalet saraylarında adalet dağıtacaktır… Yunan mitolojisinden ödünç alınan
Themis artık daha çok tanınacaktır. Zeus için sunaklarda bir şeyler sunanların
oluşturmuş olduğu demokrasi sanayi devrimi ile yeniden hayat bulacaktır, bu
sefer oy hakkı tüm halka verilmiştir, sadece köle sahiplerine verilen ayrıcalık
kalkmıştır. Krala verilen ayrıcalıkların kalkması gibi demokrasi halk tabanına
yayılacaktır…
Devlet halkının
iyiliğini düşünür, onlar adına karar verir ve uygular, mahkemelerde alınan
kararların üstünde bile temsil ettiği ırkın ismi yazacaktır. Alman halkı adına,
Türk halkı adına diye başlayan cümleler kurulur ve mahkeme kararlarına işlenir.
Çünkü devlet bir halk adına ve temsil ettiği sınıf adına karar verir ama sınıfı
genelde görünmez kılarlar, çünkü fırsat eşitliği vardır imajı oluşturmak
önemlidir…
Devlet halkının
iyiliği düşündüğü için devletine karşı gelen ne olursa olsun onu cezalandıracaktır,
çünkü kutsal olan aynı zamanda beka sorunudur. Devlet kendi içinde muhalefetini
yönlendirir, iktidar değişimleri devletin bekasını etkilemez… İktidar
koltuğunda kimin oturduğunun pek önemi yoktur, ama demokrasi için o koltuk
önemlidir, çünkü seçme hakkını kullanıyor… Seçme hakkını kullanmak
demokrasidir!
Kapitalist sistem
ulus devleti sayesinde kendini olgunlaştırmış, küreselleşme ile ulus devletini
ortadan kaldırmaya çalışıyor, henüz yerine küreselleşmeye uygun devlet yapısı
kuramamış ama devleti şirketleri yönetir gibi yöneten otokrat liderler iktidar
koltuğuna oturmuştur. İşadamları devletin başında ulus devletinden kalma
siyasi incelikler ortadan kalkmıştır…
Otokrat liderleri
destekleyen geniş bir halk kesimi oldu, onlarda sağa daha sağa giden
politikalar uygulayarak seçmenini kaybetmemeye, yaratılan düşmanlara karşı
nefret söylemlerini çeşitlendirerek popüler politikalar üretmeye başladı. Bu da
elbette radikal sağın taban bulması anlamına geliyordu. Radikal sağ kısaca
faşistler her ülkede iktidar koltuğuna göz dikmiş, seçimleri artık olağan bir
yol olarak görmeye başlamışlardı, Hitler bu yolla iktidara gelmemiş miydi?
Faşist hareketler için önemlidir sokak, sokak gösterileri bir anlamda
taraftarlarını bir arada tutan ve savaşa hazırlayan bir prova özelliğini
gösterir…
Sokakta faşistler
varsa, onun karşısında anti-faşistler de olacaktır.
Bu gelişmeler
karşısında Avrupa’da anti-faşist hareket muhalefet kanadını temsil eder oldu,
siyaset sokağa taştıkça doğal olan bir sonuçtur. Kapitalist sistemde
anti-faşist mücadeleye her zaman izin verilmiş ya da göz yummuştur ama komünist
ve anti-emperyalist müdahaleye izin verilmemiş, o mücadele yoluna gidenlere
karşı her türlü zulüm layık görülmüştür... Genelde anti-kapitalist ve anti- emperyalist
mücadele veren örgütlerin liderleri öldürülmüştür...
Bugün Amerika’da,
Avrupa’da anti-faşist mücadele yapan otonom anti-faşist gruplar vardır ama
onlarında belirli bir oranda güçlenmesine izin verilir, içlerinde gelişecek
olan antikapitalist söylemlere karşı her zaman bireyleri hedef alan
stratejileri mevcuttur. Gençliğin anti-faşist içinde yer almasına göz yumanlar,
bu mücadele içinde onlara bir kariyer vererek o mücadeleden çıkmaları
sağlanmıştır...
Avrupa'da faşist
partiler arka arkaya iktidar koltuğuna oturmaya başladı, faşizmin kalesi ve
yönetici konumunda olan Almanya'da faşist parti şimdilik ikinci sıraya kadar
yükselmiştir, ana muhalefet ve muhalefet arasında fark ortadan kalkınca, aradan
göçmen politikasını kullanan aşırı sağı ve faşist harekeleri kitlesel hale
getirmiştir.
Avrupa'da sağ
yükselirken sol…
Avrupa solu
anti-kapitalist ve anti-emperyalist bir mücadele yerine anti-faşist / Nazi
mücadele yapmaktadır... Bugün Avrupa üzerinde yer alan işgalci Amerikan üsleri
ve silah depolarına karşı sessiz kalmaktadır... G7 zirvesi Avrupa 'da olduğunda
izinli alanlarda protesto etme hakkını kullanıyor...
Avrupa sağı ise
organik olarak Amerika'daki sağ ile bağı olması yüzünden şimdilik Amerikan
üslerine karşı sessiz kalmaktadır, eğer Avrupa çıkarı öne çıkarsa anti Amerikan
gösterileri yapabilir, şayet gündemlerinde ki göçmen sorunu geri plana
düşerse...
Bugün birçok göçmen
kendisini sağ içinde konumlandırıyor ve bu sağ tarafından kabul edilmiş
durumda... Nazi döneminde Yahudiler ari ırkı bozan olarak gösterilip, o bozanı
ortadan kaldırmak üzerine bir iç düşman yaratılmıştır... Yahudiler, Çingeneler
eşitlenmesi bu ari tanımı ile olmuştur.
Bugün Avrupa
sağında ari yerine Avrupa bilinci öne çıkmış durumda...
Kutsal devlet
nerede kime karşı protesto yapacağına karar verir, bu sayede toplumda sisteme
karşı gelişecek her türlü muhalefeti ve devrimci dalgayı yasal protesto
etkinlikleri ile kök salmadan yok olmasını hesaplar.
Almanya'da
anti-faşist gösteriler, devletin izin verdiği alanlarda ve izin verildiği
katılım sayısı içinde değişik şehirlerde yapıldı. İzin verilen rakamın üstünde
katılım olan yerlerde gösteriler iptal oldu, kitle gönüllü dağıldı...
Alman devleti
denetiminde olmayan hiç bir şey, Alman toplumu içinde kök salmasının olanağı ne
yazık ki yok...
Bu gösterilerde bir
kere daha çıplak olarak ortaya çıktı.
Tarih içinde birçok
örneğine sahip olmamıza rağmen bu açıkça yaşanan gelişmeler sonrasında Alman
devletinin iktidarını eğer neo-faşistler alırsa, bu durumda Alman halkı yine
devletin verdiği sınırlar içinde hareket edecektir... Hitler döneminde yaşanan
Alman haklının çıkarına uygun davranışlar, çocukları cephelerde ölürken
sessizliği, kendileri yıkıntılar içinde yıkılmış binaların taşından eski evini
yapmaya çalışırken duyguları sanırım daha iyi anlaşılır...
Halk için devlet
mutlaktır, onun bekası için her türlü özveri yapmaya hazırdır...
Bir halkın homojen
davranması beklenemez elbette, içlerinden küçük gruplar çıkacak, direnecek ve
itiraz edecektir ama bu çoğunluğu oluşturan düşünce ve duygu yapısını
bozmayacak ve devletin istediği gibi hareket etmeye, onun verdiği sınırlar
içinde özgürlüklerini yaşamaya devam edecektir...
Almanya'da yaşanan
mitingler ve sonrası oluşacak olan siyasi atmosfer insanlığa birçok şey
anlatacaktır elbette, fakat tarih bize daha fazla bir birikim sunuyor ve oluşan
girdapların gücü ne yazık ki toplumları içine alıp savuracaktır...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.