Galata Gazete


22 Ocak 2024 Pazartesi

Devlet kutsaldır!

Devlet kutsaldır!

 

Ulus devleti, devleti kutsallaştırmıştır, kraldan alıp kutsallığı soyut devlet kavramının içine işlemiştir. Devlet kutsaldır ve koyduğu kurallar mutlaktır… Yanılmazdır, eşitliği hukuk maddeleri ile sağlayacaktır… Adaleti temsil eden bile gözü kapalı bir kadın ile sembolleştirecektir, her yere Themis heykeli dikecek, adalet saraylarında adalet dağıtacaktır… Yunan mitolojisinden ödünç alınan Themis artık daha çok tanınacaktır. Zeus için sunaklarda bir şeyler sunanların oluşturmuş olduğu demokrasi sanayi devrimi ile yeniden hayat bulacaktır, bu sefer oy hakkı tüm halka verilmiştir, sadece köle sahiplerine verilen ayrıcalık kalkmıştır. Krala verilen ayrıcalıkların kalkması gibi demokrasi halk tabanına yayılacaktır…

 

Devlet halkının iyiliğini düşünür, onlar adına karar verir ve uygular, mahkemelerde alınan kararların üstünde bile temsil ettiği ırkın ismi yazacaktır. Alman halkı adına, Türk halkı adına diye başlayan cümleler kurulur ve mahkeme kararlarına işlenir. Çünkü devlet bir halk adına ve temsil ettiği sınıf adına karar verir ama sınıfı genelde görünmez kılarlar, çünkü fırsat eşitliği vardır imajı oluşturmak önemlidir…

 

Devlet halkının iyiliği düşündüğü için devletine karşı gelen ne olursa olsun onu cezalandıracaktır, çünkü kutsal olan aynı zamanda beka sorunudur. Devlet kendi içinde muhalefetini yönlendirir, iktidar değişimleri devletin bekasını etkilemez… İktidar koltuğunda kimin oturduğunun pek önemi yoktur, ama demokrasi için o koltuk önemlidir, çünkü seçme hakkını kullanıyor… Seçme hakkını kullanmak demokrasidir!

 

Kapitalist sistem ulus devleti sayesinde kendini olgunlaştırmış, küreselleşme ile ulus devletini ortadan kaldırmaya çalışıyor, henüz yerine küreselleşmeye uygun devlet yapısı kuramamış ama devleti şirketleri yönetir gibi yöneten otokrat liderler iktidar koltuğuna oturmuştur.  İşadamları devletin başında ulus devletinden kalma siyasi incelikler ortadan kalkmıştır…

 

Otokrat liderleri destekleyen geniş bir halk kesimi oldu, onlarda sağa daha sağa giden politikalar uygulayarak seçmenini kaybetmemeye, yaratılan düşmanlara karşı nefret söylemlerini çeşitlendirerek popüler politikalar üretmeye başladı. Bu da elbette radikal sağın taban bulması anlamına geliyordu. Radikal sağ kısaca faşistler her ülkede iktidar koltuğuna göz dikmiş, seçimleri artık olağan bir yol olarak görmeye başlamışlardı, Hitler bu yolla iktidara gelmemiş miydi? Faşist hareketler için önemlidir sokak, sokak gösterileri bir anlamda taraftarlarını bir arada tutan ve savaşa hazırlayan bir prova özelliğini gösterir…

 

Sokakta faşistler varsa, onun karşısında anti-faşistler de olacaktır.

 

Bu gelişmeler karşısında Avrupa’da anti-faşist hareket muhalefet kanadını temsil eder oldu, siyaset sokağa taştıkça doğal olan bir sonuçtur. Kapitalist sistemde anti-faşist mücadeleye her zaman izin verilmiş ya da göz yummuştur ama komünist ve anti-emperyalist müdahaleye izin verilmemiş, o mücadele yoluna gidenlere karşı her türlü zulüm layık görülmüştür... Genelde anti-kapitalist ve anti- emperyalist mücadele veren örgütlerin liderleri öldürülmüştür...

 

Bugün Amerika’da, Avrupa’da anti-faşist mücadele yapan otonom anti-faşist gruplar vardır ama onlarında belirli bir oranda güçlenmesine izin verilir, içlerinde gelişecek olan antikapitalist söylemlere karşı her zaman bireyleri hedef alan stratejileri mevcuttur. Gençliğin anti-faşist içinde yer almasına göz yumanlar, bu mücadele içinde onlara bir kariyer vererek o mücadeleden çıkmaları sağlanmıştır...

 

Avrupa'da faşist partiler arka arkaya iktidar koltuğuna oturmaya başladı, faşizmin kalesi ve yönetici konumunda olan Almanya'da faşist parti şimdilik ikinci sıraya kadar yükselmiştir, ana muhalefet ve muhalefet arasında fark ortadan kalkınca, aradan göçmen politikasını kullanan aşırı sağı ve faşist harekeleri kitlesel hale getirmiştir.

 

Avrupa'da sağ yükselirken sol…

 

Avrupa solu anti-kapitalist ve anti-emperyalist bir mücadele yerine anti-faşist / Nazi mücadele yapmaktadır... Bugün Avrupa üzerinde yer alan işgalci Amerikan üsleri ve silah depolarına karşı sessiz kalmaktadır... G7 zirvesi Avrupa 'da olduğunda izinli alanlarda protesto etme hakkını kullanıyor...

 

Avrupa sağı ise organik olarak Amerika'daki sağ ile bağı olması yüzünden şimdilik Amerikan üslerine karşı sessiz kalmaktadır, eğer Avrupa çıkarı öne çıkarsa anti Amerikan gösterileri yapabilir, şayet gündemlerinde ki göçmen sorunu geri plana düşerse...

 

Bugün birçok göçmen kendisini sağ içinde konumlandırıyor ve bu sağ tarafından kabul edilmiş durumda... Nazi döneminde Yahudiler ari ırkı bozan olarak gösterilip, o bozanı ortadan kaldırmak üzerine bir iç düşman yaratılmıştır... Yahudiler, Çingeneler eşitlenmesi bu ari tanımı ile olmuştur.

 

Bugün Avrupa sağında ari yerine Avrupa bilinci öne çıkmış durumda...

 

Kutsal devlet nerede kime karşı protesto yapacağına karar verir, bu sayede toplumda sisteme karşı gelişecek her türlü muhalefeti ve devrimci dalgayı yasal protesto etkinlikleri ile kök salmadan yok olmasını hesaplar.

 

Almanya'da anti-faşist gösteriler, devletin izin verdiği alanlarda ve izin verildiği katılım sayısı içinde değişik şehirlerde yapıldı. İzin verilen rakamın üstünde katılım olan yerlerde gösteriler iptal oldu, kitle gönüllü dağıldı...

 

Alman devleti denetiminde olmayan hiç bir şey, Alman toplumu içinde kök salmasının olanağı ne yazık ki yok...

 

Bu gösterilerde bir kere daha çıplak olarak ortaya çıktı.

 

Tarih içinde birçok örneğine sahip olmamıza rağmen bu açıkça yaşanan gelişmeler sonrasında Alman devletinin iktidarını eğer neo-faşistler alırsa, bu durumda Alman halkı yine devletin verdiği sınırlar içinde hareket edecektir... Hitler döneminde yaşanan Alman haklının çıkarına uygun davranışlar, çocukları cephelerde ölürken sessizliği, kendileri yıkıntılar içinde yıkılmış binaların taşından eski evini yapmaya çalışırken duyguları sanırım daha iyi anlaşılır...

 

Halk için devlet mutlaktır, onun bekası için her türlü özveri yapmaya hazırdır...

 

Bir halkın homojen davranması beklenemez elbette, içlerinden küçük gruplar çıkacak, direnecek ve itiraz edecektir ama bu çoğunluğu oluşturan düşünce ve duygu yapısını bozmayacak ve devletin istediği gibi hareket etmeye, onun verdiği sınırlar içinde özgürlüklerini yaşamaya devam edecektir...

 

Almanya'da yaşanan mitingler ve sonrası oluşacak olan siyasi atmosfer insanlığa birçok şey anlatacaktır elbette, fakat tarih bize daha fazla bir birikim sunuyor ve oluşan girdapların gücü ne yazık ki toplumları içine alıp savuracaktır...

 

İsmail Cem Özkan

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.