Galata Gazete


18 Nisan 2014 Cuma

Mankurt!

Mankurt!

Mankurt nedir ve nereden çıktı diyebilirsiniz, kısaca mankurt tanımı ile başlayayım. Mankurt; eski Asya kabilelerinde (eski dediğim barbar kabilelerden bahsederim ki, bunun içinde bizim atlarımız da yer alır.) uygulanan bir yöntemdir. Savaş sırasında teslim alınmış düşman askerinin saçını kazıdıktan sonra yeni kesilmiş bir koyunun ıslak işkembesini o çıplak başa sıkıca geçirilir, savaşçı boğazına kadar toprağa gömülür ve yaşayacak kadar su ve yemek verilir. Saç uzamaya başlayınca kuruyan ve sertleşen işkembeyi geçemeyen saç kılı geri döner ve beynin içine doğru büyümeye başlar. Saç beyne doğru ulaştıkça kurban olan esir asker önce kimliğini, kişiliğini ve de geçmişini unutup mankurt haline dönermiş. Mankurt olan esir asker artık esir değil, kendi kabilesi, ülkesine karşı savaşan bir askere dönüşürmüş. 
Uzun bir zaman önce askerlerin başına çuval geçirildi, şimdilerde grevdeki işçilerde öğreniyoruz ki, o çuvallar ülkemizde Amerika firması adına üretilmiş, bizim emekçinin alın teri ile üretilen çuvallar askerlerin başına geçirilmiş. Neyse ki çuvallar işkembe görevi görmemiş ama sonuçta baktığımızda acaba çuvallar işkembeden mi üretilmişti diye kafada sorular oluşturmuyor değil!
Askerlerin görevi verilen emri yerine getirmektir, onlar için emir verenin niteliği değil emrin içeriğidir. 
Esas vahim olan emir komuta zinciri içinde olmayan ve iktidarın hedefleri yönünde toplum mühendislerin verdiği rolü yerine getirenlerin durumudur. Elbette her birey gönüllü olarak iktidarın eteğinden öpmüyordur, çıkarları gereği ve kaybedeceği şeyler için iktidarın eteğini öpenler ve iktidarın kapı kulu rolünü oynayan bir zümreden bahsedebiliriz. Bunu bilinçli bir şekilde yapanların yanında mankurt konumuna gelmişler de var. Mankurt konumunda olanların kendilerinden bir haber olmaları kadar da doğal bir şey yok. O kadar rollerine kaptırmışlar ki, sanki geçmişlerinde başları kazılmış ve işkembe geçirilmiş gibi davranıyorlar. İktidarın her türlü açığını görmeyen ve açığını meziyet olarak gören ve ona değer veren bir aydın kesimi oluştuğuna şahitlik eder olduk… İktidar kapı kullarını korurken, ‘ben onu yediremem’ mantığı içinde, ‘eğer yedirirsem sıra bana gelecek’ korkusu ile her türlü eleştiriyi; saldırı ve darbe olarak gören bir anlayışı savunmasını başka nasıl açıklayabiliriz? 
Ülkemizde iktidar, iktidarda olduğu için iktidardadır, çünkü onu koltuğundan edecek ne muhalefet vardır ne de ona alternatif bir sistem önerisi. Alternatifsiz olduğu düşünülen ve yerine gelecek olanların da başka alternatifler sunamaması iktidarı iktidar koltuğunda her türlü hatasına, her türlü zorbalığına ve her türlü yalana rağmen kalmasına olanak sunuyor. 
Mankurt her ne kadar insanlık dışı bir uygulama olmuş olsa da yaşananlara bakarak söyleyebiliriz ki bu insanlık dışı uygulama devam ediyor olduğunu anlıyoruz. 
Mankurt’u diğerlerinden ayıran en önemli özellik, geçmişlerinde yer aldıkları kültüre, siyasi iradeye karşı acımasız şekilde saldırıyor olmaları ve kayıtsız şartsız iktidarın gücünü koruması için her türlü özveriyi gösteriyor olmalarıdır.
Greif emekçilerinin mücadelesine sessiz kalan ve hatta ona karşı Amerikan çıkarları yönünde tavır alan sendika ağalarının kafasına acaba birileri işkembe geçirmiş olabilir mi?
Yazıyı kısa bir soru ile bitirelim, içimizde kaç kişinin başına çuval/ işkembe geçirildi?
Aldığı tavırlara bakarak bunu sanırım anlayabiliriz!
İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.