Mankurt!
Mankurt nedir ve
nereden çıktı diyebilirsiniz, kısaca mankurt tanımı ile başlayayım. Mankurt;
eski Asya kabilelerinde (eski dediğim barbar kabilelerden bahsederim ki, bunun
içinde bizim atlarımız da yer alır.) uygulanan bir yöntemdir. Savaş sırasında
teslim alınmış düşman askerinin saçını kazıdıktan sonra yeni kesilmiş bir
koyunun ıslak işkembesini o çıplak başa sıkıca geçirilir, savaşçı boğazına
kadar toprağa gömülür ve yaşayacak kadar su ve yemek verilir. Saç uzamaya
başlayınca kuruyan ve sertleşen işkembeyi geçemeyen saç kılı geri döner ve
beynin içine doğru büyümeye başlar. Saç beyne doğru ulaştıkça kurban olan esir
asker önce kimliğini, kişiliğini ve de geçmişini unutup mankurt haline
dönermiş. Mankurt olan esir asker artık esir değil, kendi kabilesi, ülkesine
karşı savaşan bir askere dönüşürmüş.
Uzun bir zaman önce
askerlerin başına çuval geçirildi, şimdilerde grevdeki işçilerde öğreniyoruz
ki, o çuvallar ülkemizde Amerika firması adına üretilmiş, bizim emekçinin alın
teri ile üretilen çuvallar askerlerin başına geçirilmiş. Neyse ki çuvallar
işkembe görevi görmemiş ama sonuçta baktığımızda acaba çuvallar işkembeden mi
üretilmişti diye kafada sorular oluşturmuyor değil!
Askerlerin görevi
verilen emri yerine getirmektir, onlar için emir verenin niteliği değil emrin
içeriğidir.
Esas vahim olan emir
komuta zinciri içinde olmayan ve iktidarın hedefleri yönünde toplum
mühendislerin verdiği rolü yerine getirenlerin durumudur. Elbette her birey
gönüllü olarak iktidarın eteğinden öpmüyordur, çıkarları gereği ve kaybedeceği
şeyler için iktidarın eteğini öpenler ve iktidarın kapı kulu rolünü oynayan bir
zümreden bahsedebiliriz. Bunu bilinçli bir şekilde yapanların yanında mankurt
konumuna gelmişler de var. Mankurt konumunda olanların kendilerinden bir haber
olmaları kadar da doğal bir şey yok. O kadar rollerine kaptırmışlar ki, sanki
geçmişlerinde başları kazılmış ve işkembe geçirilmiş gibi davranıyorlar.
İktidarın her türlü açığını görmeyen ve açığını meziyet olarak gören ve ona
değer veren bir aydın kesimi oluştuğuna şahitlik eder olduk… İktidar kapı
kullarını korurken, ‘ben onu yediremem’ mantığı içinde, ‘eğer yedirirsem sıra
bana gelecek’ korkusu ile her türlü eleştiriyi; saldırı ve darbe olarak gören
bir anlayışı savunmasını başka nasıl açıklayabiliriz?
Ülkemizde iktidar,
iktidarda olduğu için iktidardadır, çünkü onu koltuğundan edecek ne muhalefet
vardır ne de ona alternatif bir sistem önerisi. Alternatifsiz olduğu düşünülen
ve yerine gelecek olanların da başka alternatifler sunamaması iktidarı iktidar
koltuğunda her türlü hatasına, her türlü zorbalığına ve her türlü yalana rağmen
kalmasına olanak sunuyor.
Mankurt her ne kadar
insanlık dışı bir uygulama olmuş olsa da yaşananlara bakarak söyleyebiliriz ki
bu insanlık dışı uygulama devam ediyor olduğunu anlıyoruz.
Mankurt’u
diğerlerinden ayıran en önemli özellik, geçmişlerinde yer aldıkları kültüre,
siyasi iradeye karşı acımasız şekilde saldırıyor olmaları ve kayıtsız şartsız
iktidarın gücünü koruması için her türlü özveriyi gösteriyor olmalarıdır.
Greif emekçilerinin
mücadelesine sessiz kalan ve hatta ona karşı Amerikan çıkarları yönünde tavır
alan sendika ağalarının kafasına acaba birileri işkembe geçirmiş olabilir mi?
Yazıyı kısa bir soru
ile bitirelim, içimizde kaç kişinin başına çuval/ işkembe geçirildi?
Aldığı tavırlara
bakarak bunu sanırım anlayabiliriz!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.