Örtülü cinayet!
Devlet kendisini korumak adına bir çok yan örgüt kurar ve bu örgütler her
daim örtü altındadır ve bu örtüyü devletin gizli kasasından finans ederler.
Çünkü devletin kamuoyunda görülmesini istemediği yüzü bu örtü altındadır. Örtü
sadece devletin değil, uluslararası güvenlik kurumların oluşturmuş olduğu ve
kara parayı kontrol altında tutacak olan yapıları da örtü altına alır ve
destekler. Ulus devleti mantığının dışında evrensel olarak oluşturulmuş
kurumların yan örgütlenmeleri de bu örtü altındadır ama devletin ne kadarından
haberi vardır bilinmez, çünkü örtü altında oluşan karanlık noktalarda bizim
hiçbir zaman bilemeyeceğimiz olaylar ve olgular oluşmakta ve dağılmakta ve de
yeniden oluşturulmaktadır.
Devlet temel varlık sebebi, var olan sistemin korunması ve kapitalizmin
ihtiyacı olan güvenlik şemsiyesini istenilen yerlere kadar uzanmasını
sağlamaktır. Burada amaç evrensel olarak işleyen kapitalist sistemin işleyişine
yönelik olabilecek saldırıları bertaraf etmek ve sistem için gerekli olan kara
paranın kontrollü bir şekilde yirmi dört saat hareket halinde olmasını
sağlamaktır. Kapitalist sistem kara paraya ihtiyaç duyar ve bu paranın kontrolü
bir şekilde lazım olan yerlerde kullanılmasını sağlamaktır.
Kara paranın kontrol dışına düşmesi demek, kapitalist sistemin felç olması
anlamına gelir yani öngörülmeyen yerde kapitalist sistem dışı bir sistemin
oluşması ve yaşaması için olanak doğabilir ki, bu sistemin işleyen çarkının
dağılması anlamına gelir. Kapitalizm kendisinden önce yaşamış olan tüm
sistemlerin birikiminden yararlanan ve kendi sistemini daha uzun yaşayabileceği
ortam hazırılar. Kendi içinden doğan ve doğal düşmanı olan işçi sınıfının
sürekli parçalanmasını ve gücünü toplayamaması sistem için önemlidir. O yüzden
kapitalist sistem kendisi ile işbirliği yapan sendikaları kurur ve yönetir. Bu
sendikaların kontrollü olması içinde göreceli olarak özgürlükler tanınır ve o
özgürlükler içinde hareket etmelerini devletlerin öznel durumlarına göre olanak
sunar. Her ülkede sınıf sendikacılığının hareket alanın farklı olmasının
nedenleri işte bu özgün koşullara uygun örgütlenme modelinin
uygulanmasıdır.
Kapitalist sistem ile mücadelenin günümüz koşulları içinde artık coğrafya,
etnik kimlik, din ile mümkün olamayacağını yaşanan son otuz yıllık tarihimize
bile baktığımızda görebiliriz. Kapitalist sistem ulus devleti kurdurulan
borsalar ve özelleştirme ile parçalamış, yarı ya da tam bağımlı devletler
konumuna getirmiştir. Üretim artık tek bir coğrafya üzerinde kurulu devletler
üzerinden değil, parçaları değişik ülkelere dağıtılmış, montaj sanayinin
gelişimine olanak sunmuştur. Bir marka değişik ülkelerde kendi malının bir
parçasını ürettirerek, hem tekelci konumunu global hale getirmiş hem de kontrol
dışı oluşabilecek olan yapılanmalara karşı da önemlini almış oluyor. Bir işçi
artık hangi ürünün hangi parçasını ürettiğini bilemez konumundan çıkmış,
ürettiği parçanın ne işe yaradığını dahi bilemez konuma gelmiştir. Bilgi
teknolojisine dayanmayan, bir makinenin bir dişlisi konumuna kadar indirgenen
işçi, yerine istihdam edilebilecek binlerce işsizin gölgesi altında çalışmaya
çalışmaktadır. Aynı zaman dilimi içinde eskisine göre daha fazla mal üretmesine
rağmen, eskisinden daha az gelir ile yaşamaya ve tüketmeye
çalışılmaktadır.
Sınıflar arasında uçurum artıkça eğitim artık sosyal devlet kavramı içinde
olduğu gibi eşit değil, paraya göre eğitim, ihtiyaca göre mesleki eğitim
şekline dönderilmiş, sağlık sektörü sanayileştirilerek parasına göre sağlık
hizmetinden yararlanılan klasik bir ticarethaneye dönderilmiştir. Hastalar
artık müşteri konumundadır ve ilaçlar parası olanın parasına göre üretilmekte
ve sunulmaktadır. Aynı marka ilaçlar fiyatına göre (değişik renk paketler
içinde) etki dozu ayarlanarak piyasa sürülmektedir. İlaçların satışı ve
sunumu için gerekli eğitimin de artık gereksiz olduğu, her hangi bir marketin
rafından alınacak şekilde piyasaya sürülmeye başlaması tesadüfi değildir.
Örgüt para demektir, para varsa ortada örgüt olmak için önemli bir koşulun
ana damarı olmuş demektir. Kara para sistem ile mücadele etmenin ön koşuludur,
kontrol altında para ile sistem içinde demokrasinin göstergesi olarak
kullanılan seçime dahi girilemez. Seçime girmiş partilerin her birinin
kaynağını açıklamayacağı parası olması kadar doğal bir şey yoktur. Seçimi
kazandıktan sonra bu kaynakların çıkarlarına yönelik ekonomik / siyasi
kararların alınması şaşırtıcı değildir. Para olmadan günümüz koşulları altında
artık şehrin semtleri arasında bile gidilemezken, paralar bankaların İBAN
numarası aracılığı ile Amerika’da yer alan bir merkez tarafından incelenmekte
ve bireysel hesaplar dahi kontrol edilmektedir. Kullandığımız otobüs kartları,
banka kartları ve cep telefonumuzda ki kartlara kadar her şey kontrol amaçlı
üretilmiş ve bireylere cazip hale getirtilerek kullanmaları sağlanmıştır. Bu
kartlar içinde yer alan teknolojinin nüfus cüzdanından - pasaporta kadar
kimliklerin içine de yerleştirilmesi ve evrensel olarak kullanılan standartlara
uygun şekilde zorunlu kullanıma sürülmesi tesadüfi değildir. Düşünebiliyor
musunuz, her ülkede prizler farklılık gösterirken kimlikler ve tüketim
kartlarında bir standart vardır.
Bir devlet içinde paranın örtülü olarak kullanımı tek bir merkez tarafından
yapılması geleneksel olarak vardır, örtülü ödenekten aktarılan paralar yan
yapılar tarafından kullanılması ve kontrol dışında tutulması bu geleneğin
içindedir.
Örtülü ödenek olan devlette hangi işler yasalara uygun hangileri değildir
araştırması yapabilecek her hangi bir makam olamaz, çünkü her durdurulan tır
bir bakmışsınız örtülü ödemek ürünü çıkmış, durdurana hapis ve sürgün az bile
olur...
At izi it izine karıştığı yerde kim kimdir, kim hangi örgütün elemanıdır,
kim kime bilgi taşıyor ya da bilgi getiriyor diye sorgulama ihtimali ortadan
kalkar, çünkü her şeyin üstüne bir örtü örtülür.
Devlette yorgan, ayağa göre değil örtüye göre uzatılır ve sistemin
çıkarları ve korunması olarak örtülü olarak varlığını korur. Bu devlet
organizması içinde her daim vardır ve devlet var olduğu sürece varlığını
koruyacaktır.
Örtülü ödeneklerin olduğu devletlerde düşman yaratılır ve o düşmen ile
savaşılması kadar doğal bir şey yoktur, çünkü savaş olduğu sürece ve savaştan
yararlanan büyük tröst firmalar ahtapot gibi dünyayı sardığı sürece savaşlar
eksik olmayacak ve savaşlar olduğu sürece kimse bu örtülü olan şeyleri sorgulayamayacak
ve gündeme dahi getiremeyecektir. Elbette devlet mekanizması içinde bu ödeneği
suistimal eden liderler olabilir, ancak o suistimaller sistemi tehlikeye
sokmadığı sürece göz yumulur ama tehlikeye soktuğu an bir savunma duvarı bu
ödeneklerin kurumları önüne bir anda çıkabilir.
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.