Ayrılık
Bir yıl 12 gün pardon 13 gün sonra bir telefon ile başlayan
ayrılığın ilk buluşması Behiç Ak kaleminden Semih Çelenk sahneye uyarlamasından
ve de Sevinç Erbulak, Fırat Tanış yorumuyla Tiyatroevi tarafından seyirci ile
buluşturulmuş bir oyun… oyun dediğime bakmayın, performansı yüksek, bir birini
tekrarlayan cümleler o kadar iyi telaffuz ediliyor ki sanki bir tekerleme
oyununda o tekerlemeyi en iyi kim söyleyebilir yarışmasını heyecanı içinde
sürükleyici bir güldürü… Zaman, mekan, coğrafya yoktur, her hangi bir yerde,
her hangi bir ülkede, modern yaşam denen aile yaşantısının bizim yüzümüze bir
balon gibi çarpması ve o çarpmanın etkisi ile kahkahalara boğulmamız.
Oyunun konusu basit, sıradan hatta amerikan dizilerinin ve
son dönem oda tiyatrolarının izlerini taşıyan modern bir ritm içinde. Kara
mizahın bol bol oyun içinde kol gezdiği, zıtlıkların aslında bir arada tutan
şeyler olduğu, benzerliklerin ise ayrılık sebebi olduğunu bize fısıldayan oyun…
Sevinç Erbulak bu oyunda kendisini sahnenin doğal bir
parçası yapmış, ayrılmaz bir bütün, sahne içinde sanki seyirci yokmuş gibi
özgür ve konuşması ile mükemmel bir şekilde kelimeleri telaffuz etmesi ile
benim gözümde öne çıkıyor, sanki Fırat Tanış’ı omzuna almış taşıyor gibidir.
Fırat Tanış her ne kadar başta biraz daha yapay gibi dursa da zaman içinde o da
Sevinç Erbulak’ın ritmine ayak uydurup oyunu muhteşem bir seyirlik haline
getiriyor. Oyun hem seyirlik açısından hem de komedi alanında övgüye değer…
Sahne iki işçinin bir kutu halinde olan sahne ekipmanlarını
sahneye dağıtması ile başlar. Her ne kadar oyun iki kişilik gibi gözükse de
perde açılmadan önce sahnede iki işçide bulunmaktadır. Onlar arabesk müzik
eşliğinde sahneyi düzenler ve oyunculara hazırlarlar, bu arada salon tıklım
tıklım seyirci ile dolar, gelmeyenlerin yerleri kapıda bekleyenler tarafından
hemen doldurulur ve sahne tam zamanında bir elektrikli süpürge ve günlük sabah
kıyafetleri ile bir kadının (Sevinç Erbulak) sahne alması ile başlar… siz
bakmayın afişlerde ve tanıtım broşüründe belirtilenlere oyun aslında dört
kişilik! Hatta bu işçileri oyun bittikten sonra salon boşalırken sahnede
görmeyi çok isterdim, eşyaları toplayıp yeninden kutusuna koyarken seyirciler
salonu terk etmesi…
Bir yılı biraz geçe boşanmış iki insanın birlikte yaşadıkları
evde buluşması ile başlar, tesadüfi değildir, planlıdır. Kapının önünden
telefon edilir ve zor ya da gönüllü olarak eve kabul edilmesi, evde evlilikleri
ve ilişkileri sırasında ilişki içinde oldukları insanları da içine alan bir
sosyal eleştiri ve ironiler ile dolu uzun bir sohbete adım atarlar… Arada
tartışırlar ve tartışmanın ne kadar anlamsız olduğunu beraber kabul ederler,
esas fikir birliği her ayrılığın aslında bir çok ayrılığın tetikçisi olduğu ve
kelebek etkisi gibi ailelerin dağıldığı fikrinde buluşurlar… Evliyken karşı
oldukları ne varsa ayrılık sonrası karşı olduklarını yok sayıp birlikte yaşamak
için olanak yaratma amaçlı sanki değişim yaşadıklarını bir birilerine
anlatırlar. Alkol ve sigara kullanan alkol ve sigarayı bırakmak gibi
alışkanlıklarını değiştirmiş… Aslında o bir yılı biraz geçen buluşma ayrılık
değil birleşmek içindir, fakat bu kadın tarafından bilinmemesine rağmen erkeğin
istemi ve yönlendirmesi bunda etkili olacaktır.
Elbette benim algılarım ve duruşum noktam sahneye bakış
açımı etkilemektedir. Beklentilerim ve aldığım mesajlar bireyselleşen insanın
bireyselleşmeden kaynaklanan sorunları içinde toplum içinde yok olmasını aile
içinde parçalanmasını gördüm. Yaşadığımız çağa ve döneme yönelik direkt hiçbir
mesajın olmadığı ama eğlenilecek ve bol kahkaha atılacak bir oyunu kaçırmayın
derim.
Şimdi birazda teknik bakalım olaya, sahne düzenlemesi ve
tasarımı bu oyun için mükemmel diyebilirim. Oyuncular çok rahata hareket
ederken izleyicilerin gözünde şu da fazlalık diyeceği herhangi bir meta sahnede
yoktur. Işık sabittir, değişik sahnelerde çıkıldığı için olsa gerek sabit bir
ışık ile oyunun başından sonuna kadar gidilmiştir, sadece bitiş anında ışık
hafif kararır… Yönetmenin tercihi sanırım işin pratik olarak kullanılması
açısından tercih edilmiş… İyi de yapmış, çünkü oyuncular ışık, ses gibi önemli
etkenleri oyunculukları ile ortadan kaldırmış, devleşmişler sahnede… Aslında
bakarsanız müzik seçimi ve ses tonu beni hiç rahatsız etmedi, elbette bunda
salonu dolduran seyircilerin her espriye kahkaha ile verdiği yanıt olsa
gerek…
Oyunculukları üzerine yukarıda değindim, bu oyunda Sevinç
Erbulak gerçekten oyunun doğal atmosferini oluşturmakta ve salonu en iyi
şekilde kullanmaktadır. Telefon görüşmesinde telefon sesinin yüksekliği altında
telefondaki sesi tekrarlaması salonda yok olup gitmesinin en büyük sorumlusu
ses düzeyinin yüksekliği ile uğraşanın tercihi olduğunu kısa zamanda anlıyoruz.
Neyse ki o sahne çok kısa sürüyor… Fırat Tanış gibi tecrübeli bir oyuncu Sevinç
Erbulak performansı karşısında dik durmayı bildi ve onun ile aynı düzeyde ve
seviyede oyuna katıldı… muhteşem oyunculukları ile bol alkışı hak ettiler ve de
aldılar.
Son söz der eski yazar üstatlarım, ben de son söz olarak
fırsatı olanlar gitsin, görsün, bu karanlık zamanda kahkahalar ile
sıkıntılarından kurtulsun. Eğlenceli, neşeli ve o kadar da tiyatroyu birlikte
yapmanın ne kadar güzel olduğunu seyirci olarak katılarak yaşayarak tiyatro
salonunda çoğalsınlar…
İsmail Cem Özkan
Ayrılık
Yazan: Behiç Ak
Yönetmen: Prof. Dr. Semih Çelenk
Oyuncular: Sevinç Erbulak ve Fırat Tanış
Sahne tasarımı: Başak Özdoğan
Işık tasarımı: Emrah Sürücü
Müzik: Ebruli Muharrem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.