Galata Gazete


4 Mart 2017 Cumartesi

Ayrılık

Ayrılık

Bir yıl 12 gün pardon 13 gün sonra bir telefon ile başlayan ayrılığın ilk buluşması Behiç Ak kaleminden Semih Çelenk sahneye uyarlamasından ve de Sevinç Erbulak, Fırat Tanış yorumuyla Tiyatroevi tarafından seyirci ile buluşturulmuş bir oyun… oyun dediğime bakmayın, performansı yüksek, bir birini tekrarlayan cümleler o kadar iyi telaffuz ediliyor ki sanki bir tekerleme oyununda o tekerlemeyi en iyi kim söyleyebilir yarışmasını heyecanı içinde sürükleyici bir güldürü… Zaman, mekan, coğrafya yoktur, her hangi bir yerde, her hangi bir ülkede, modern yaşam denen aile yaşantısının bizim yüzümüze bir balon gibi çarpması ve o çarpmanın etkisi ile kahkahalara boğulmamız.

Oyunun konusu basit, sıradan hatta amerikan dizilerinin ve son dönem oda tiyatrolarının izlerini taşıyan modern bir ritm içinde. Kara mizahın bol bol oyun içinde kol gezdiği, zıtlıkların aslında bir arada tutan şeyler olduğu, benzerliklerin ise ayrılık sebebi olduğunu bize fısıldayan oyun…

Sevinç Erbulak bu oyunda kendisini sahnenin doğal bir parçası yapmış, ayrılmaz bir bütün, sahne içinde sanki seyirci yokmuş gibi özgür ve konuşması ile mükemmel bir şekilde kelimeleri telaffuz etmesi ile benim gözümde öne çıkıyor, sanki Fırat Tanış’ı omzuna almış taşıyor gibidir. Fırat Tanış her ne kadar başta biraz daha yapay gibi dursa da zaman içinde o da Sevinç Erbulak’ın ritmine ayak uydurup oyunu muhteşem bir seyirlik haline getiriyor. Oyun hem seyirlik açısından hem de komedi alanında övgüye değer…

Sahne iki işçinin bir kutu halinde olan sahne ekipmanlarını sahneye dağıtması ile başlar. Her ne kadar oyun iki kişilik gibi gözükse de perde açılmadan önce sahnede iki işçide bulunmaktadır. Onlar arabesk müzik eşliğinde sahneyi düzenler ve oyunculara hazırlarlar, bu arada salon tıklım tıklım seyirci ile dolar, gelmeyenlerin yerleri kapıda bekleyenler tarafından hemen doldurulur ve sahne tam zamanında bir elektrikli süpürge ve günlük sabah kıyafetleri ile bir kadının (Sevinç Erbulak) sahne alması ile başlar… siz bakmayın afişlerde ve tanıtım broşüründe belirtilenlere oyun aslında dört kişilik! Hatta bu işçileri oyun bittikten sonra salon boşalırken sahnede görmeyi çok isterdim, eşyaları toplayıp yeninden kutusuna koyarken seyirciler salonu terk etmesi…

Bir yılı biraz geçe boşanmış iki insanın birlikte yaşadıkları evde buluşması ile başlar, tesadüfi değildir, planlıdır. Kapının önünden telefon edilir ve zor ya da gönüllü olarak eve kabul edilmesi, evde evlilikleri ve ilişkileri sırasında ilişki içinde oldukları insanları da içine alan bir sosyal eleştiri ve ironiler ile dolu uzun bir sohbete adım atarlar… Arada tartışırlar ve tartışmanın ne kadar anlamsız olduğunu beraber kabul ederler, esas fikir birliği her ayrılığın aslında bir çok ayrılığın tetikçisi olduğu ve kelebek etkisi gibi ailelerin dağıldığı fikrinde buluşurlar… Evliyken karşı oldukları ne varsa ayrılık sonrası karşı olduklarını yok sayıp birlikte yaşamak için olanak yaratma amaçlı sanki değişim yaşadıklarını bir birilerine anlatırlar. Alkol ve sigara kullanan alkol ve sigarayı bırakmak gibi alışkanlıklarını değiştirmiş… Aslında o bir yılı biraz geçen buluşma ayrılık değil birleşmek içindir, fakat bu kadın tarafından bilinmemesine rağmen erkeğin istemi ve yönlendirmesi bunda etkili olacaktır.

Elbette benim algılarım ve duruşum noktam sahneye bakış açımı etkilemektedir. Beklentilerim ve aldığım mesajlar bireyselleşen insanın bireyselleşmeden kaynaklanan sorunları içinde toplum içinde yok olmasını aile içinde parçalanmasını gördüm. Yaşadığımız çağa ve döneme yönelik direkt hiçbir mesajın olmadığı ama eğlenilecek ve bol kahkaha atılacak bir oyunu kaçırmayın derim.

Şimdi birazda teknik bakalım olaya, sahne düzenlemesi ve tasarımı bu oyun için mükemmel diyebilirim. Oyuncular çok rahata hareket ederken izleyicilerin gözünde şu da fazlalık diyeceği herhangi bir meta sahnede yoktur. Işık sabittir, değişik sahnelerde çıkıldığı için olsa gerek sabit bir ışık ile oyunun başından sonuna kadar gidilmiştir, sadece bitiş anında ışık hafif kararır… Yönetmenin tercihi sanırım işin pratik olarak kullanılması açısından tercih edilmiş… İyi de yapmış, çünkü oyuncular ışık, ses gibi önemli etkenleri oyunculukları ile ortadan kaldırmış, devleşmişler sahnede… Aslında bakarsanız müzik seçimi ve ses tonu beni hiç rahatsız etmedi, elbette bunda salonu dolduran seyircilerin her espriye kahkaha ile verdiği yanıt olsa gerek… 

Oyunculukları üzerine yukarıda değindim, bu oyunda Sevinç Erbulak gerçekten oyunun doğal atmosferini oluşturmakta ve salonu en iyi şekilde kullanmaktadır. Telefon görüşmesinde telefon sesinin yüksekliği altında telefondaki sesi tekrarlaması salonda yok olup gitmesinin en büyük sorumlusu ses düzeyinin yüksekliği ile uğraşanın tercihi olduğunu kısa zamanda anlıyoruz. Neyse ki o sahne çok kısa sürüyor… Fırat Tanış gibi tecrübeli bir oyuncu Sevinç Erbulak performansı karşısında dik durmayı bildi ve onun ile aynı düzeyde ve seviyede oyuna katıldı… muhteşem oyunculukları ile bol alkışı hak ettiler ve de aldılar.

Son söz der eski yazar üstatlarım, ben de son söz olarak fırsatı olanlar gitsin, görsün, bu karanlık zamanda kahkahalar ile sıkıntılarından kurtulsun. Eğlenceli, neşeli ve o kadar da tiyatroyu birlikte yapmanın ne kadar güzel olduğunu seyirci olarak katılarak yaşayarak tiyatro salonunda çoğalsınlar…

İsmail Cem Özkan

Ayrılık

Yazan: Behiç Ak
Yönetmen: Prof. Dr. Semih Çelenk
Oyuncular: Sevinç Erbulak ve Fırat Tanış
Sahne tasarımı: Başak Özdoğan
Işık tasarımı: Emrah Sürücü

Müzik: Ebruli Muharrem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.