Acılar ile büyür çocuklar…
Sokakları çürüyen insanlar doldurmuştu. Çürüme kokusunu
deodorantlar ve parfümler ile yok etmeye çalışıyorlar... Koku tüm şehri sarmış.
Şehir içinde yaşarken pek hissedilemeyen koku ve duman şehri
terk ederken farkına varılıyor ama en kötüsü şehre geri dönerken hissedilen o
çürümenin kokusu...
Sokaklarda çürüyen insanlar çürüyen yolların üzerinde
çürüyen binaların döküntüsü arsında kalabalıkta kendisine yol açmaya
çalışıyor...
Çürüme başlamıştı ve dönüşü de yoktu.
Kötülüklere karşı mücadele eden iyi insanlar kötüleri
kovduktan sonra kurdukları düzende onlar ile mücadele eden iyi insanları
gördüler... çünkü çürüme sonlanmamıştı, devam ediyordu. Her iktidar iyi
niyetler ile iktidara gelir ama kısa zamanda çürümeye başlardı, çürüyen güç
etrafına daha fazla koku salardı…
Her şüpheli eğitimli katildir.
Çürümenin olduğu yerde cinayetler de sıradanlaşırdı,
bazıları devlet adına işlenir ve katile kahraman denirdi, devletin tasfiye
etmedikleri öldüklerinde öldüren eğer yakalanırsa kahramanlık gösterisine
dönüştürülür, bayrak önünde fotoğraf çekilir, methiyeler dizilirdi. İktidar
için her şeyi mubah görenler, iktidar ile birlikte yok olduklarının farkında
bile değillerdi… korku çürüyen toplumların çıkmaz sokağı gibidir.
Korkan insanların olduğu yerde zalim hüküm sürer...
Çürümenin olduğu toplumlar genelde deniz üzerinde sürüklenen
gemilere benzetilir, “kurtuluş yok, hepimiz aynı gemideyiz” derler. Aynı gemide
olanlar veba hastalığa yakalanmış ve ilaç bulamayanlar gibi denize çaresiz
bakarlar. Çaresizlik rüzgardan medet ummayı getirir…
Hepimiz aynı gemideyiz diyorlar ama ben sahilden geçen
gemiye el sallıyorum...
İktidarın devamı için doğum kazınılmazdır, çünkü her doğan
çocuk Devlet-i Aliye’nin bekasıdır. Devletin bakası için koltuğa oturan kendi
bekası için devletin bekası olanları yok etmek için başlar ve kendisinden yeni
nesiller yetiştirmek için sağlıklı cariyeler cihanın her yerinden toplanır ve
iktidara hediye edilir…
Cariye kadınlar sahipleri için çekici olmak için uğraşır,
özgür kadın her daim güzeldir, yüzünden gülümseme eksik olmaz... Özgürlüğü ve
özgürlüğünü korumak için mücadele eden kadınlar daha da güzel ve çekicidir... Güzel
kadının yanında kadına destek veren de her zaman onurlu ve gururludur...
Ankara hem güzel hem de onurlu iki insanı bağrına basmış,
insan hakları anıtının önünde anıt olmalarını seyretmektedir.
Ankara’da insan hakları anıtı sessiz, aç ve gözyaşlarını
içinde saklayarak, yüzünde belli belirsiz bir gülümseme ile hayata bakmaya
devam ediyor...
Hayat kazansın...
Acırlar ile büyür çocuklar. Acılardan sıyrılmak o kadar
kolay değildir ama her acının içinde gülümsemek devrimci bir eylemdir, çünkü
çürümeyi yıkar gider, ağıtı ortadan kaldırır, trajedi yaşadığımız andır,
gelecek umuttur, umudumuz gülümsememizde saklıdır…
Çocuklar kazanacak, çünkü onların bir bildiği mutlaka
vardır!
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.