Galata Gazete


15 Mayıs 2017 Pazartesi

Gazetecilik!

Gazetecilik!

Bu ülkede çalışan da çalışmayan da hepsi işsiz gazetecidir... Çünkü gazetecilik denen kavram patronun çıkarına göre haber yapmak olarak yeniden kurgulandığı gün bitmiştir. Gazeteci, eskiden ihale için meclis ve parti koridorlarını patronun adamı ile turlar ve ilişki yakalarken gazetecilik bitmiştir. Günümüzde koridorlarda gazetecinin koşuşturmasına ihtiyaç kalmamıştır, zaten iktidar ile içli dışlıdır, aracı koymak ve ilişki yakalamanın anlamı kalmamıştır. Editörlerin nasıl haber yapılacağı ve hangi konularda kaç vuruşluk yazı yazacağı yani sipariş üzeri haber yazılması başladığı gün gazetecilik bitmiştir... Zengin adamlar için onlara özel dergiler çıkarıldığı ve onların hoşuna giden haberleri tek bir gazetecinin üzerine yıkıp, ondan her konuda yazı yazması beklendiği gün gazetecilik bitmiştir... Kısaca bitmiş mesleğin eski çalışanları ve hala kendisini gazeteci olarak görenler işsizdir... Çünkü mesleğin gerekliliğini yerine getirebileceği alan kalmamıştır... Havuzdan alınan ve havuza bırakılan her haber editörler ve gazetenin duruşuna göre yeniden yaratılıp yaratılan gerçeklik olarak okuyucuya ulaşmaktadır. Bu ortamda gazetecilerin hepsi işsizdir, maaş almak ve evini geçindirmek için kendisinden istenileni yerine getirene çalışana editör, getirmeyende işsiz gazeteci denir...

Suç, yoktan var ediliyor…

“Gazetecilik suç değildir!” başlığı taşıyan dövizler her gösterinin merkezi İstanbul’da ki Galatasaray lisesi önünde ki meydanda belirli günlerde (ihtiyaca uygun zamanlarda) çıkarılıyor ve kamuoyundan destek isteniyor… “Gazetecilik suç değildir!”  sloganı gerçekten sorunun odak noktasını karşılıyor mu diye düşünüyorum ve bana göre yetersiz olduğuna karar verdim... En azından ülkemiz gerçekliği ile uyuşmuyor... Yandaş gazetecilerin yaptığı iş kasaplık değil, onların ki ‘embedded’ gazeteciliktir... Ama sonuçta gazetecilik... Ülkemizin gerçekliği muhalif gazetecilere suç yapıştırmaktır... Gazetecilere suç atmayın, suç yapıştırmayın demek bana daha mantıklı geliyor...

Gazetecileri korkutmak, cezaevine atmak için suç uyduruyorlar... Uydurulan suçlarda özellikle dikkat ediyorlar gazetecilik ile ilgili olmamasına, dolaylı bağlantı kuruyorlar...

Çalışan gazeteciler uzun zamandır zaten yazı işleri ve patronlarının sansürü ile karşı karşıyadır ve onların çıkarına uygun haberler medya havuzlarında yer bulmaktadır…

Hepimizin bildiği bir gerçek durum söz konusudur, ülkemizde ifade özgürlüğü yok… O yüzden sansürümüzü her daim içimizde taşıdık, taşımaya da devam ediyoruz.

İfade özgürlüğü, düşünme hürriyeti, bilgiye ulaşma, haber kaynaklarını saklı tutmak özgür olmalıdır. İdeal olan bunlardır ama hayat ideal olanı karşılamıyor...

Kırılma noktasındayız ve kırılma noktasında aptallaştırılmış ne kadar kitle varsa sistem içinde, sistem adına çözüm arayanlara o kadar çok zaman kazandırır…

Sorun daha boyutludur ve sadece görünen kısmıdır gazetecilerin yaşadıkları…

Gazeteci kendisinden ne isteniyorsa onun peşinden koşmakta ve ödüller ile de yılda birkaç defa ödüllendirilmektedir… Gördüğünü haber yapmak yerine sipariş edileni haber yapmak daha risksiz ve maaş garantisi vermektedir.  Hatta bazı gazeteciler olayların derinlemesine bilmeden sağdan soldan duyduklarını haberleştirip kitap yaparak üstün körü yazılmış ortaokul seviyesinde çocuğa hitap eden diller ile tarihi de kendilerine göre tahribat yapmaktadırlar. Popüler söylem popüler gazeteci yaratmakta ve popülizm ile halkın doğru bilgi alma kaynakları ortadan kalkmaktadır…

Özgür gazetecilik yapmanın birincil koşulu devlete gazeteci olduğunu onaylatmamaktan geçer... Eğer bir meslek alanına devlet tarafından kolaylık ve destek yapılıyorsa orada onlardan beklenilen bir şeyler olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız ki, Türk gazetecileri beklentiye gönüllü katkı sunduğu medya tarihimizden öğrenilebilinir...

Gazetecilik yapanlar tıpkı diğer meslekte olanlar gibi mesleklerini kutsamaya veya dokunulmaz kılmaya kadar götürüyorlar, hatta öyle payeler sunuluyor ki kutsallaşıyor birden...

Kategorize edilmiş tüm meslekler hayatı ve dünyayı değiştirmez, sadece değişimine katkı sunan disiplinlerden biri olur. Çok fazla abartmayın mesleklerinizi, çünkü kutsal ve dokunulmaz hiç bir şey yoktur...


İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.