Galata Gazete


6 Nisan 2018 Cuma

Kör Düğün

Kör Düğün

Ünlü bir reklamcı (Jacques Lasségué) evlendiği (uzun süreli ilişkisi olan ve hamile olan sevgisi, şimdi eşi Corinne) günde evinin salonunda beklemediği sürprizler ile karşılaşır. Henüz nikahtan (kilise) çıkarken ablasının attığı pirinç tanesi gözüne girmiştir. Acı içindedir ve aksilik sadece pirinç tanesi değildir, çünkü o gün ömrü boyunca başına gelenlerin bir toplamı ve çözülme sürecidir.

Aksilikler, beklenmedik olaylar güldürünün vazgeçilmezdir. Temposunu kelimelerin arka arkaya soluksuz gelmesinden almaktadır. Sabit bir dekor vardır, oyun boyunca o dekor içinde olaylar gelişecek ve sonlanacaktır. Işık oyunun her bölümüne eşit oranda dağılmıştır, ses büyük kız kardeşi Lucie’nin şarkısı dışında doğaldır ve seyirciye direkt ulaşmaktadır.

Zıtlıkların yaratmış olduğu komik durumdur oyuna hakim olan. Sözler ve kelimelerin yanlış anlaşılması üzerine oturmaktadır. İkili anlamların yaratmış olduğu çelişkiler insanı ister istemez gülmeye itiyor, çünkü anlatılan ile kabul edilen arasında ki uçurumdur yaşadığımız çağın algısı… yaratılan gerçeklik yoktur günümüz medyasının yaptığı gibi, aksine var olan gerçeğin yanlış anlaşılması vardır, geçmişte her şey daha naifmiş dedim oyunu izlerken. En azından yanlış anlaşılmalar kısa sürede yerini doğru algılara bırakıyor, ya günümüzde yaratılan gerçeklik içinde büyüyenler her daim yalanlar içinde yaşayacaklardır, onların doğruya ulaşma şansı bile yok!

Jean Tourille düğün olduğu günün sabahın da üzüntüler içinde gelmiştir. Krematoryum’dan arda kalan küller ile elinde vazo ile gelmiştir. Elinde ki külde sözde karısının külüdür. Sözde diyoruz, çünkü olayların akışında eşi olarak tanıttığı Emmanuelle aslında kardeşidir. Emmanuelle, Jacques’in son sevgilisidir ve bir yıldır birlikteler.  Emmanuelle vasiyet etmiştir, külünün son savrulacağı yer yatak odasında ki yataktır. Bu vasiyeti yerine getirmek için gelmiştir Jean. Salon içinde oluşan girdaplardan biridir bu kül ve sevgilinin son yolculuğu. Elbette hiçbir şey görünürde olduğu gibi değildir. Oluşan girdap kısa sürede olayların bir biri içine girmesine sebep olacaktır ve oluşan algı oyunları oyunun komik ve seyirlik olmasına yol açar.

Reklamcı Jacques çapkındır, sürekli sevgili değiştiren ve uzun süreli ilişkiler içinde yaşayamayan bir reklamcıdır. Çapkınlığı ona cumhurbaşkanı adayının reklam işlerinde engel olacaktır, henüz o sabaha kadar bunun bu şekilde olacağını düşünmemiştir bile, o gün helikopteri ile gelen politikacı Michel Rolors bu gerçeği yaptığı seçim stratejisine zarar verdiği gerçeğini açıklayacaktır ama olaylar onu da o salonun içinde oluşan girdabın içine alacaktır. Olaylar öyle bir eğilecektir ki, masum bir istek bile aslında gönül ilişkisinin başka bir yansıması olarak karşımıza çıkacaktır.  

Konuklar bahçededir. Hamile olan eşi Jacques’i bahçede konuklar arasında beklemektedir. Zaman zaman salona gelerek salonda yaşanan girdapların oluşturmuş olduğu fırtınaya bilmeden katkı yapar.

Olaylar iç içe geçmiştir ve her olay aslında bir biri ile bağlantılıdır. Bağlı olmayan da bağlanacaktır zaten! Reklamcı Jacques’in işini kaybetmemesi için politikacı Michel Rolors’a bir kumpas kurar büyük kız kardeşi Lucie. Michel Rolors ise bu kumpasa aldırmadan gözü dönmüş şekilde kumpasın bir parçası olan Emmanuelle’yi taciz eder. Emmanuelle bu olaylar yaşanırken aslında ölmediği salona gelmesi ile anlaşılmıştır. O genç ve güzeldir, yüzmeyi sever. Sportif yapısı onun daha da çekici kılar…

Olayların içine yerel bir gazeteci de (Christian Perrochot) dahil olur, o da yaşanan düğünü haberleştirmek için oradadır, özellikle politikacı ile reklamcının arasında ki ilişkiyi haberleştirip gazetede itibarını artırmak istemektedir. Olaylar içine o da sadece gözlemci olarak değil, girdabın bir parçası olarak katılacaktır.

Olaylar gelişim sürecini kısaca bahsettim, elbette bunun çözülmesi ikinci bölümde yer alacaktır ve oyuna giderek bu oyunun nasıl bir mutlu sona evirileceğini izleyebilirsiniz.

Oyun bir salonda geçmektedir, salonun içinde oluşan trafik ve hareketlilik oyuncuların bir birine alan açması ile izlemesi keyifli, bol kahkahalı bir seyirlik oyuna dönüşmüş. Oyunun izleyicileri arasında ki küçük çocukların daha fazla güldüğüne şahitlik ettim. Daha önyargısız bakıldığında olayın gülünçlüğü ve yaşananların absürtlüğü seyirciye daha dolaysız ulaşmaktadır… usta oyuncuların sahneye katkısı büyüktür, onların oyunu daha dikkatli ve daha iyi akışına sağladığı katkı küçümsenemez. Keyif alacağınız bir oyun sahnelerde yerini almıştır.

Gidin izleyin eğlenenin, oyun sonunda size bir şey kalır mı, en azından iki saat güzel anlar yaşamış olursunuz.


İsmail Cem Özkan



Kör Düğün
Yazan: Olivier Lejeune
Yöneten: Tolga Yeter
Müzik: Kutsi
Sahne Tasarımı: Yağız Serbes
Kostüm Tasarım: Yelda Serbes
Aranjör: Tanzer Gümüş
Yardımcı Yönetmen: Kerem Tanık

Oynayanlar: Nilgün Kasapbaşoğlu, Hakan Akın, Yelda Serbes, Feyza Çipa,Vahit Atan, Nurşin Durmaz ve Tolga Yeter

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.