Kör Düğün
Ünlü bir reklamcı (Jacques Lasségué) evlendiği (uzun süreli
ilişkisi olan ve hamile olan sevgisi, şimdi eşi Corinne) günde evinin salonunda
beklemediği sürprizler ile karşılaşır. Henüz nikahtan (kilise) çıkarken
ablasının attığı pirinç tanesi gözüne girmiştir. Acı içindedir ve aksilik
sadece pirinç tanesi değildir, çünkü o gün ömrü boyunca başına gelenlerin bir
toplamı ve çözülme sürecidir.
Aksilikler, beklenmedik olaylar güldürünün vazgeçilmezdir.
Temposunu kelimelerin arka arkaya soluksuz gelmesinden almaktadır. Sabit bir
dekor vardır, oyun boyunca o dekor içinde olaylar gelişecek ve sonlanacaktır.
Işık oyunun her bölümüne eşit oranda dağılmıştır, ses büyük kız
kardeşi Lucie’nin şarkısı dışında doğaldır ve seyirciye direkt
ulaşmaktadır.
Zıtlıkların yaratmış olduğu komik durumdur oyuna hakim olan.
Sözler ve kelimelerin yanlış anlaşılması üzerine oturmaktadır. İkili anlamların
yaratmış olduğu çelişkiler insanı ister istemez gülmeye itiyor, çünkü anlatılan
ile kabul edilen arasında ki uçurumdur yaşadığımız çağın algısı… yaratılan
gerçeklik yoktur günümüz medyasının yaptığı gibi, aksine var olan gerçeğin
yanlış anlaşılması vardır, geçmişte her şey daha naifmiş dedim oyunu izlerken.
En azından yanlış anlaşılmalar kısa sürede yerini doğru algılara bırakıyor, ya
günümüzde yaratılan gerçeklik içinde büyüyenler her daim yalanlar içinde
yaşayacaklardır, onların doğruya ulaşma şansı bile yok!
Jean Tourille düğün olduğu günün sabahın da üzüntüler içinde
gelmiştir. Krematoryum’dan arda kalan küller ile elinde vazo ile gelmiştir.
Elinde ki külde sözde karısının külüdür. Sözde diyoruz, çünkü olayların
akışında eşi olarak tanıttığı Emmanuelle aslında kardeşidir. Emmanuelle, Jacques’in
son sevgilisidir ve bir yıldır birlikteler.
Emmanuelle vasiyet etmiştir, külünün son savrulacağı yer yatak odasında
ki yataktır. Bu vasiyeti yerine getirmek için gelmiştir Jean. Salon içinde
oluşan girdaplardan biridir bu kül ve sevgilinin son yolculuğu. Elbette hiçbir
şey görünürde olduğu gibi değildir. Oluşan girdap kısa sürede olayların bir
biri içine girmesine sebep olacaktır ve oluşan algı oyunları oyunun komik ve
seyirlik olmasına yol açar.
Reklamcı Jacques çapkındır, sürekli sevgili değiştiren ve
uzun süreli ilişkiler içinde yaşayamayan bir reklamcıdır. Çapkınlığı ona cumhurbaşkanı
adayının reklam işlerinde engel olacaktır, henüz o sabaha kadar bunun bu
şekilde olacağını düşünmemiştir bile, o gün helikopteri ile gelen politikacı
Michel Rolors bu gerçeği yaptığı seçim stratejisine zarar verdiği gerçeğini
açıklayacaktır ama olaylar onu da o salonun içinde oluşan girdabın içine
alacaktır. Olaylar öyle bir eğilecektir ki, masum bir istek bile aslında gönül
ilişkisinin başka bir yansıması olarak karşımıza çıkacaktır.
Konuklar bahçededir. Hamile olan eşi Jacques’i bahçede
konuklar arasında beklemektedir. Zaman zaman salona gelerek salonda yaşanan
girdapların oluşturmuş olduğu fırtınaya bilmeden katkı yapar.
Olaylar iç içe geçmiştir ve her olay aslında bir biri ile
bağlantılıdır. Bağlı olmayan da bağlanacaktır zaten! Reklamcı Jacques’in işini
kaybetmemesi için politikacı Michel Rolors’a bir kumpas kurar büyük kız
kardeşi Lucie. Michel Rolors ise bu kumpasa aldırmadan gözü dönmüş şekilde
kumpasın bir parçası olan Emmanuelle’yi taciz eder. Emmanuelle bu olaylar
yaşanırken aslında ölmediği salona gelmesi ile anlaşılmıştır. O genç ve
güzeldir, yüzmeyi sever. Sportif yapısı onun daha da çekici kılar…
Olayların içine yerel bir gazeteci de (Christian Perrochot)
dahil olur, o da yaşanan düğünü haberleştirmek için oradadır, özellikle
politikacı ile reklamcının arasında ki ilişkiyi haberleştirip gazetede
itibarını artırmak istemektedir. Olaylar içine o da sadece gözlemci olarak
değil, girdabın bir parçası olarak katılacaktır.
Olaylar gelişim sürecini kısaca bahsettim, elbette bunun
çözülmesi ikinci bölümde yer alacaktır ve oyuna giderek bu oyunun nasıl bir
mutlu sona evirileceğini izleyebilirsiniz.
Oyun bir salonda geçmektedir, salonun içinde oluşan trafik
ve hareketlilik oyuncuların bir birine alan açması ile izlemesi keyifli, bol
kahkahalı bir seyirlik oyuna dönüşmüş. Oyunun izleyicileri arasında ki küçük
çocukların daha fazla güldüğüne şahitlik ettim. Daha önyargısız bakıldığında
olayın gülünçlüğü ve yaşananların absürtlüğü seyirciye daha dolaysız
ulaşmaktadır… usta oyuncuların sahneye katkısı büyüktür, onların oyunu daha
dikkatli ve daha iyi akışına sağladığı katkı küçümsenemez. Keyif alacağınız bir
oyun sahnelerde yerini almıştır.
Gidin izleyin eğlenenin, oyun sonunda size bir şey kalır mı,
en azından iki saat güzel anlar yaşamış olursunuz.
İsmail Cem Özkan
Kör Düğün
Yazan: Olivier Lejeune
Yöneten: Tolga Yeter
Müzik: Kutsi
Müzik: Kutsi
Sahne Tasarımı: Yağız Serbes
Kostüm Tasarım: Yelda Serbes
Aranjör: Tanzer Gümüş
Yardımcı Yönetmen: Kerem Tanık
Oynayanlar: Nilgün Kasapbaşoğlu, Hakan Akın, Yelda Serbes,
Feyza Çipa,Vahit Atan, Nurşin Durmaz ve Tolga Yeter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.