Galata Gazete


20 Nisan 2018 Cuma

‘Meclisi’ halkın yaşadığı yere taşımak için adayım kadındır…

‘Meclisi’ halkın yaşadığı yere taşımak için adayım kadındır…

Erdoğan seçimi cephe üzerinden yürütüyor. O ve diğerleri üzerinden. En çok onun cepheye aldığı kesim kadınlardır. Madem cephe açıyor ve ülkenin çoğunluğunu oluşturan kadınlar kendi adayları ile “hodri meydan” demek zorundadır.

Kavgadan kaçmadan meydana yeni bir dil ile ülkenin geleceğini kadınlar belirleyebilir...

O güçleri vardır, her yasağa rağmen madem İstiklal caddesinde eylem yapabiliyorlarsa, her şeyi göze alarak haber vermeden Kadıköy meydanında şamata yapabiliyorlarsa, her şeye rağmen Doğu Ekspresi ile Kars’a gidip gelebiliyorlarsa onlar bu seçimi rahat kazanır...

Erdoğan'ın tek istemeyeceği şey karşısında dik duran onun dediği peşinden gitmeyen özgün bir kadındır...

Adayım kadındır…

Kadınlar erkek adayları sosyal medyadan paylaşıyorlar ve hala bir şeyi anlamamış olduklarını düşünüyorum, kadınların kurtuluşu erkeklerin ellerinde değildir, ancak erkekler onlara mücadele omuz desteği verebilir.

Kadınların kurtuluşu kadınların elleri üzerinde yükselecektir. Erkeklerden gelen özgürlük ancak kadınların “iyiliğini” düşünür.

İyilik düşünen; genelde iyilik düşündüğünün özgürlüğünü ortadan kaldırır, (özgürlük alanı açıyormuş gibi yaparak) çünkü elinde ki gücü kaybetmek istemez...

Kadınlar, kadın adayı için diretin, erkek egemen söylem son bulsun!

Artık ekranları açıp küfür duymak istemiyorum...

Namert gibi kelimeyi sarf edenleri duymak istemiyorum.

Sokak dili ile siyaset yapanları duymak istemiyorum...

Kadınların özgürlüğü kadınların omuzları üzerinde yükselecektir, ondan bizlerde nasipleneceğiz...

Boşuna değil yaşananlar…

Yaşananlara bakıyorum da, Nuh Peygamber neden başka coğrafyada ortaya çıkmadığını daha iyi anlıyorum... Boşuna bu topraklar su altında kalmamış, boşuna değil güvercin gagasında zeytin dalı ile dönmesi...

Eş başkan kadın olsun anlayışını ben yanlış buluyorum, öyle bir şey yok...

Yaşadıklarımızdan görüyorsunuz hangi eş başkan kadın erkek eş başkandan daha fazla cümle kurdu, daha fazla kitlelerin önünde gözüktü?

Olacaksa cumhurbaşkanı kadın olsun...

Nasıl ki EMEP başkanı kadınsa siyasi partiler öyle dolambaçlı hileli işlere girip; yok eş başkan, yok başkanlar kuruluymuş gibi laf oyunlarının yerine direkt bu dönemde en çok saldırı altında kalan emekçi kadınlar partilerin başına geçsin, ülkenin başına geçsin...

Seçilecekse emekçi kadın olsun...

Hem en altakinin halinden anlayan, hem nefret söylemlerine karşı duran, hem de özgürlükleri genişleten bir kadın cumhurbaşkanı bu ülkede olsun...

Seçilen kadın da kadın gibi kadın olsun, erkek gibi kadınların bu ülkeye kattıkları bir şey olmamıştır... (Meral Akşener ve Tansu Çiller ikilisinin dönemi hala hafızalarda…)

Bu kadar söz söyleyip de adayımı açıklamaysak mıyım, elbette benim de aklımdan geçenler vardır… Emekçi sınıfın içinde çalışan ve üst konumda olan DİSK genel sekreterini aday olarak öneriyorum...

“Arzu cumhurbaşkanı olsun, ülke arzu edilen yöne evrilsin...” diye içimden geçiriyorum…

Eğer kadın bir sendikacıya itirazınız olursa mizah dünyasından bir kadın olsun derim. Gülse Birsel cumhurbaşkanı adayı olsun... Ülkemiz gülümseyen insana ihtiyacı var...

Olmazsa siz belirleyin, kadınlar içinizden birini aday gösterin!

Seçim para demektir. Seçim çalışmasında devletin bütçesine karşı halkın bütçesinin mücadelesi olacaktır... Halkın bütçesini iyi kontrol ederek doğru noktalara değinirse muhalefet devlet bütçesi ve devlet medyasına (yandaş) rağmen seçimi alabilir... Karamsar olmadan, enseyi karartmadan iyi bir bütçe ile seçim çalışması yapmaktır... Bütçe oluşturmadan yapılan her hareket yolun yarısında “benzini bitmiş Ferrari” gibi olur.

Tüm muhalifler bütçenizi birleştirin, hep birlikte "eşitlik, kardeşlik, özgürlük için" diye seçim çalışması yürütün, çünkü bu üç istemi istemeyen yoktur gibi...

Baskın seçime hazır değilim diyen kendisini kandırmaktan başka şey yapmıyor demektir. Zaten seçimin baskın olacağını aylardır biliniyordu. Dur biz daha örgütlenemedik diyenler olabilir, saygım vardır. Örgütlenmek için her zaman mümkündür yeter ki yan yana gelin, ortak hedefleriniz ve ütopyalarınızı netleştirin… İtirazım yok… Bugün acil bir sorunumuz var, seçim!

Erdoğan kendisine göre kazanacağı bir seçime evet dedi...

Evde ki hesap umarım sandığa uymaz...

Kadınlar ile dayanışmak, özgürlük istemini büyütmektir...

‘Meclisi’ halkın yaşadığı yere taşımak…

Bugün hala anlayamadığım muhalefet mecliste oturup maaşlarını saymak dışında başka bir şey yapmıyor. Meclisi halkın içine taşıyamadılar, esas temsil ettiklerine dönmediler. Halk gözlemci ve izleyici olarak yaşananlara uzaktan bakıyor. Bunun birincil sorumluları bugün işlevsiz olarak mecliste oturanların omuzlarındadır.

Ezilenler, ötekileştirilenler, mülteciler kısaca AKP için ülkeden kovulması ve biletlerinin alınması gerekenler izleyici konumda ve yaşananlara; 1930’lu yıllarda Almanya’da yaşayan Yahudiler gibi bakıyorlar. Ellerinden bir şey gelmiyor…

Bu oyun bozulmaz mı, elbette bozulur.

Tarih bizlere erklerin oyunlarını bozan Spatrküsleri anlatır. Mahir Çayan’ların yenileceğini, öleceğini bile bile Kızıldere’ye gidişini anlatır. Bugün ne Mahir ne Spataküs vardır, elimizde daha fazla olanak mevcuttur.

Meclisi halkın yaşadığı yere taşımaktan geçiyor…

“Böyle bir şey kitlelerin ilk defa ve gerçekten sürece dahil olmalarını, gerçek politik özneler olmalarını, gerçek yurttaşlar olmalarını sağlar… Onları pasif, edilgen “sayın seyirciler” olmaktan kurtarır…” F. Başkaya

Önümüzde ki seçimde bir kadın aday etrafında meclisleri yaşam alanlara taşıdığımız an; duruşumuz, bakış açımız değişecektir. Bu da önümüzde yeni ufuklar açar ve gideceğimiz yolu el yordamı ile değil, tecrübeler ile daha emin adımlar ile gidebiliriz.

Birileri kazanacağı seçim startını verdi diyerek bizlerde kaybedeceğimizi düşünmemeliyiz…

Evde ki hesap çarşıya uymayacağını gösterelim!

İsmail Cem Özkan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.