Beklentiler soğuk suya düştü…
Şimşek gri havanın buğusu altında çaktı, bulutların arsından
fırlayan ışık kıvılcımını gök gürültüsünün takip etmesi gerekli, ama ne gök
gürledi ne de başka şimşek...
Hava kapalı ve griydi, yağmur yağacak diye bekledik, bekledik,
ne çiçek açtı, ne de güneş…
Gri olmuştu yaşantımız...
Ne tam zifiri karanlık ne de aydınlık, gölgesi olmayanların
ülkesinde gölgesiz dolaşan insanlardık her birimiz...
Beklentilerimiz boşa düşmüştü...
Ortada kazanan yok aldatanlar var, aldanmış gibi yapanlar…
Maaş bordrosu dışında hiç bir şeye sadık olmayanlar her şeyi
para karşılığında satabilir. Parayı verenin düdüğünü “pardon” zaferini ilan
ettiği günleri yaşamaktayız…
Ben yaptım oldu sürecindeyiz... Rejim tartışması
bitmiştir...
16 Nisan referandum sonucu ulus devletinin resmi olarak
ortadan kalktığının ilanından başka bir şey değildir...
Şirketlerin çıkarları halkın çıkarının üstündedir... Artık
şirketler devletten almış oldukları ihaleler ile doğayı, insanı yağmalamaya
devam edeceklerdir. Doğa için kavga edenlerin mahkeme önlerinde her zaman
yenilgi ile ayrılacakları günler doğal karşılayacağımız günler olacaktır, çünkü
tek iradenin her şeye karar verdiği yerde, karar verecekler tek iradenden
gelecek işarete göre görüşlerini biçimlendireceklerdir…
Tarih bize solcuların tahminlerinin genelde tutmadığını ilan
eder, sistem o kadar kıvrak ki, solcuların tarih çizgisi yönünde ki
tahminlerini boşa çıkardı gibi gözüküyor… Ama bu algı sadece kavgada taraf
olanların geniş kitleleri yanıltmak adına kullandıkları bir psikolojik
stratejinin sonucudur… Solcular doğru tahmin yaptı ama hile ile baş edemedi ve
açıklanan ‘resmi sonuç’ onları yalancı çıkardı...
16 Nisan ülkemiz tarihi içinde önemli kırılma noktalarından
sadece biridir. 12 Eylül kırılmasından sonra ülkemize biçilen role uygun olarak
yeniden devlet denen mekanizmamız yapılandırılacak... Liberal ekonominin son
noktası kaçınılmaz diktatörlüktür... Şirketlerin çıkarları halkın çıkarının
üstün olduğu yerde şirketler en özgür ticari faaliyetlerini köle toplumlarda
yapar...
Atı alan Üsküdar’ı geçti, demek artık somut at filan
düşünmeyin ama bende ki çağrışımını yazayım tecavüze uğrayan tecavüze uğradığı
ile kaldı demek...
Örgütlü güç karşısında hilenin başarı şansı yoktur...
Yapılan haksızlıkları unutmayacağız demek yerine ne zaman
hesap soracağız olması gerekmez mi? Pasif siyaset bize unutmamızı söyler…
“Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” diyen özeleştiri yapmak
zorunda...
Adamın biri tecavüz etti, üzerinden kalktı ve dedi ki beni
sen tahrik ettin... Gel şimdi bu adamı şikayet et, çünkü güçlü o, güçlüyü
koruyan ve haklı gören bir gelenek var... Artık olay çözdük, sorgulanacak bir
şey yok diyen amirlerin ülkesindeyiz...
Devletin orantısız sağladığı tüm olanaklar ile %50 oyu alan
bir lider lider olamamıştır... Ülkenin yarısı ellerinde tüm olanaksızlıklar
içinde karşı olduğunu ve kabul etmediğini ilan etti...
Örgütsüz her adım yenilgiye mahkumdur... Hazırlıksız kavga
sonucu katliamdır...
Cepheleşme politikası ülkemizi bütün olmaktan çıkarmıştır...
Köyleri, ilçeleri hendek bahane edilerek düzleştirilen yerlerde yaşayanlar
devletin tüm baskısına, politikasına ve tüm olanaklarına rağmen hayır
demişlerdir... Seçimlerini net olarak yapmışlardır... Orada ki “hayır”ın anlamı
meşrudur ve onların her istekleri bu meşru zemin üzerinden tartışılmaya
açıktır...
Mastürbasyon yapılarak çocuk sahibi olunmaz ama sperm veya
yumurtaları bir yerde biriktirip steril ortamda birleştirilirse çocuk olur... Son
yıllarda yapılan tüm seçimler sanki bu steril ortam ürünü sonuçları gibi
geliyor bana...
İlk defa bu referandum çalışmasında mastürbasyon yapmadan
dişi ve erkeğin gerçek birleşiminden çocuk olunacağını (ana rahmine düşeceğini)
yeniden anımsatan atmosfer oldu…
Hayat her seçim sonunda devam eder, dünyanın sonu değildir…
Şartlar daha da zorlamış olsa da kavga devam eder...
İsmail Cem Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.