Mercaniye Çok Yaşa, padişahım çok yaşa!
Abdülmecid Avrupa gezisi sırasında
İngiliz yolcu gemisini görür ve hayran olur ve gezi sonrası istanbul'a
döndüğünde o geminin benzerini satın alır. Adına da Mercaniye ismini verir.
Gemi yolculuk içindir; uzun süre yolcularını bir yerden bir yere taşırken,
içinde tiyatro izleyecekleri salonu olan bir dönemin en lüks gemilerindendir.
Osmanlı, yıkım sürecindedir; yolcu gemileri de savaş gemisine dönüştürülür ama
tiyatro salonu yerinde kalır. Abdülmecid o geminin denizde seyahat etmesini
göremeden bir darbe ile tahtan indirilir. Yerine gelen yeğeni Abdülhamid ise o
gemi ve darbeye karıştıkları için diğer gemileri Haliç'e bağlar ve çürümeye
bırakır. Amcasının tahtan indirilişini ve ölümü hiçbir zaman gözünün önünden
gitmez; o da ona yapanları cezalandırır…
Oyunun kurgusu, Haliç’e demir atmış
ve mürettebatının çoğu gitmiş, içinde birkaç asker ve geminin kaptanı orada
yıllarca bir şey yapmadan gemiyi beklemekle geçirirler. Elbette Haliç kenarında
olan Kasımpaşa’da da meyhaneler vardır, meyhanelerin de müdavimidir bu gemide
kalanlar… Gemide kalanlar, günlük harçlıklarını gemide yetiştirdikleri
tavukların yumurtalarını satarak kazanırlar; yumurtaları çevrede bulunan
dükkanlar alır. Uzun süre demirleyen gemiler çürürken, gemide kalanlar ne
denizi bilir ne de gemiyi; sadece kaptanları geçmişten gelen işi bilenleridir.
Gemi cezalandırılmıştır;
cezalandırılan sadece gemi midir?
Haliç’e mahkum edilmiş gemiler ve
onlara bakmakla yükümlü olanların hükümlü olması. Akşamları gemiye dönen, gemi
dışında gidecekleri birkaç meyhane. İstanbul'un unutulan, en alta yaşamaya
zorlanmış insanların yaşamından bir kesit. Devleti aliye saray ve çevresinde
kendi sorunları ile uğraşırken, devletin çıkarları gözden düşmüş olan bir
kesimin kenara itilmiş yaşamlarının trajik komik hikayesidir. Trajedi yaşarken
acı verir ama uzun yıllar üzerinden geçince komik gibi anlatılır ve hatta ağız
dolusu gülünür…
Her yaşamın, her ortamın tarihi
vardır
Haliç’e demirlemiş, çürümeye
tutulmuş, gezi amaçlı üretilip üzerine birkaç top konularak savaş gemisi
yapılan Mercaniye, ülkenin çöküşünün tarihinin Haliç'e vuran ışık hüzmesidir.
Ülkenin ahvali durumunun bireyler üzerine bıraktığı karamsarlık, hayalleri ve
gerçekleşmeyecek aşklarının bıraktığı sert rüzgarların sığınağıdır bir anlamda;
bir kaçış aynı zamanda kurtuluşudur. Şinasi'nin yazdığı ilk tiyatro eseri “Şair
Evlenmesi” geminin tiyatro salonunda hayat vermeye çalışan bir birikimde söz
konusudur. İlk eserin günümüze göndermesidir, aynı zamanda Titanik filmine ve
gemisine göndermeler ile zaman içinde bir esnekliğin oyunun bütünü içinde
varlığını hep koruyacaktır.
Şinasi gibi belki bir gün bir şeyler
yazma özlemi içindedir; denizlere açılacaktır, denizlerde yaşadıklarını anlatacak
ve tarihe kişisel tarihini yazdıracaktır. O hayal içindedir ama meyhanede bir
Rum kadında vurgundur. Ona şiirler yazmakta, ona yanında olmasına rağmen
kavuşma arzusundadır. Bir anlamda memleket içinde memlekete hasret olan kaptan,
aynı zamanda aşkını da memleket gibi görmektedir.
Oyun dört kişi üzerine kuruludur ama
arada imam rolünü oynamış bir meczup da dahil olur… Oyunun kahramanı
gemidir; geminin ruhu da bir hayalettir. Her şeyi gören ve kayda tutan hayalet,
zaman zaman olaylara müdahil olur, aslında görünmezdir…
Ortaoyunu ve gölge oyun tekniği ile
müzikalin iç içe geçtiği geleneksel tiyatronun modern yorumu ile seyirlik,
eğlenceli, aynı zamanda mesajı bol olan bir oyun ortaya çıkmış. Her zaman
olduğu gibi Barış Dinçel, oyunun içinde tasarladığı dekor ile yerini almış;
puzzle gibi birbirinden ayrılan, sonra birleştirilen, her birleşme ile farklı
bir öykünün mekanı olan dekorları ile oyunculara hem anlatım kolaylığı hem de
oyunun vurgusunu daha da görünür kılmıştır. Oyunda kaptan rolü ile Erdem Akakçe,
hem sahneyi hem de gözleri doldurdu; çünkü o özlemi, ülkenin halini anlatırken
dünün dün olmadığını, bugünde yaşandığından dolayı bugün olduğunu
hissettiriyor. Şerif Ali rolü ile Fatih Koyunoğlu, ikinci tayfa Kazel rolünde
Bülent Çolak, Mimhal rolünde Bihter Dinçel, Hayalet Mesaret ve
Rum kadını rolünde Sevil Akı sahnede birbirinden başarılı, birbirini besleyen,
birbirini kollayan ama aynı zamanda kendisini büyüten bir oyunculuk ile sahneyi
dolduruyorlar. Şarkı sözleri ve müziği ile oyunun ruhu seyirciye geçerken, aynı
zamanda bölümler arasında geçişi de kolaylaştırmaktadır. Müzik olur da dans
olmaz mı? Elbette, hareketler oyuncu için iyi düşünülmüş, dekora uygun, müziğin
ritmini yakalayan aynı zamanda kanto’ya gönderme yaparak geçmişimize doğru da
bizi alıp götürüyor. Bizden bir tiyatro olmuş; uzun zamandır sahnelerde görmek
istediğim mizahı bol, günümüz siyasetini ve yaşadığımız krize dolaylı da olsa
göndermesi olan bir siyasi tiyatroyu alkışlamak beni mutlu etti. Salonun dolu
olması, her oyun için günler öncesinden sıraya girilmesi bu oyunun başarısını
ortaya koymaktadır.
Oyunu her izleyen seyirci oyundan
etkilendiği, eğlendiği ve günlük olaylara mizahi yaklaşımı görüp, biraz da
kendi yaşadığını sahnede görmesinin mutluluğunu ve “iyi ki gelmiş” hissi ile
salonu boşaltıyor.
Zaman geçiyor, kişiler değişiyor,
hatta devlet isimleri bile değişiyor ama sorunlar hala varsa, hala canımızı
acıtıyorsa, bir girdabın içinde kürek çeken bireyler olduğumuz gerçeğini bu
oyun ile bir kere daha gördük. Ege Denizi’ne diye yola çıkan gemi Karadeniz'e
çıkıyorsa, memleketi yönetenlerin acizliği, uzak görüşlü olmayışı, iş
bilmeyenlerin gemiye el koyup, onu kara oturtmasını yaşamaya devam ederiz.
“Memleket dediğin su üstüne kurulu
bir bahçe artık, yanaşacağımız her kıyı gurbet bize…”
İsmail Cem Özkan
Mercaniye Çok Yaşa
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yönetmen: Emrah Eren
Dekor-Kostüm Tasarımı: Barış
Dinçel
Müzik: Deniz Bayrak
Hareket Düzeni: Esra Yurttut
Işık Tasarımı: Uğur Aksu
Şarkı Sözleri: Faruk Üstün
Afiş Tasarımı: Berkcan Okar
Oyun Fotoğrafları: Ozan Güzelce
Oyuncular:
Erdem Akakçe
Sevil Akı
Bülent Çolak
Bihter Dinçel
Fatih Koyunoğlu
Sahne Amiri: Çağatay Tok
Yönetmen Yardımcıları: Ezgi Nur
Köycü-Barışcan İğdeli
Yapım Koordinatörleri: Eren
Dinç-Utku Öcal
Ses Kumanda: Muhammet Sait Yamaner
Işık Kumanda: Mehmet Doğan
Sosyal Medya: Mücahit Filiz
Dekor Uygulama: Sırrı Topraktepe